“Kullandığın kadar öde” modeliyle taahhütsüz ve esnek fiyatlandırmanın maliyetleri azaltmanıza ve büyümenize nasıl katkı sağlayabileceğini öğrenin.

“Kullandığın kadar öde” modeliyle sabit fulfillment maliyetlerini azaltın.

“Kullandığın kadar öde”: Sabit fulfillment maliyetlerinizi nasıl azaltırsınız?

Tüm dünyada altın çağını yaşamakta olan e-ticaret sektöründe dinamikler sürekli değişiyor. Ticaret Bakanlığı’nın “2023 Yılı Türkiye’de E-ticaretin Görünümü Raporu”na göre yılın en çok internet alışverişi yapılan dönemi en uzun gece indirimleriyle 21 Aralık olurken en az e-ticaret hareketliliği ülkenin büyük kısmını etkileyen 6 Şubat depremleri sırasında yaşandı. E-ticaret hacminin aylık değişimini gösteren aşağıdaki grafik, e-ticaret ortamının çok çeşitli faktörlerden etkilendiğini ve sürekli dalgalandığını kanıtlıyor.

Artık esnekliğin avantajdan ziyade bir zorunluluğa dönüştüğü e-ticaret dünyasında işletmeler, değişen ihtiyaçlarına uygun hizmet arayışında. E-ticaretin bel kemiğini oluşturan fulfillment, yani sipariş karşılama hizmeti sağlayıcılarının ise bu arayışa uygun cevap verebilmesi, işletmelerin karlılığı ve büyüyebilmesi açısından büyük önem arz ediyor. 

Piyasa koşullarının ve tüketici taleplerinin sık sık dönüşüme uğradığını da göz önünde bulundurduğumuzda sabit maliyetleri ve yıllık taahhütleri zorunlu kılan geleneksel kontratlar işletmelerin iyice elini kolunu bağlıyor. Neyse ki bu kısıtlayıcı fulfillment tablosuna renk katacak yeni bir trendin yükselişi söz konusu: “taahhütsüz fulfillment”. Bu yeni yaklaşımın tek bir temeli var; o da “kullandığın kadar öde” fiyatlandırma modeli. 

Sürpriz giderlere mahal vermeden yalnızca işlem yapılan ürün başına ücret ödediğiniz bu yeni modelin detaylarına geçmeden önce geleneksel fiyatlandırmaların etkilerine birlikte bakalım.

Geleneksel Fulfillment Faturasına Neler Yansır?

Sektördeki birçok firma tarafından dayatılan katı depo sözleşmeleri ve kabarık faturalar, günümüzde e-ticaret sahiplerini mali endişelere sokabiliyor. Özellikle global büyümeyi riske atmamak için maliyetlerini kontrol altında tutmak isteyen büyük işletmelerin önündeki engelleri şöyle sıralayabiliriz: 

Değişime Kapalıdır: X Yıllık Taahhütler

Sabit maliyetli, uzun vadeli sözleşmeler yıllar içinde sektörün bir standardı haline geldi demek yanlış olmaz. Üstelik X yerine artık herhangi bir rakamı rahatlıkla koyabilen fulfillment hizmeti sağlayıcıları, ürünleri depolamak için fahiş fiyatlara kira talep ediyor.

Genellikle 1 veya 2 yıllık taahhüt gerektiren bu sözleşme yapısında süre uzadıkça e-ticaret firmaları enflasyona oranla daha çok kâr ediyor gibi görünse de durum tam olarak öyle değil. İhtiyacından çok daha fazla alana kira ödeyen işletmeler, yatırımlar ve büyümeye bütçe ayırmakta zorlanıyor. Üstelik depo ücretleri, enflasyon hesaba katılarak zaten olması gerekenin üzerinde hesaplanıyor ve bu da e-ticaret sahiplerinin kâr marjını düşürüyor.

Haftalık ya da aylık minimum sipariş bedeli talep eden bir fulfillment hizmet sağlayıcısıyla çalışıyorsanız bazı dönemlerde hiç almadığınız ya da ihtiyaç bile duymadığınız hizmetler için para ödüyor olabilirsiniz. Özellikle mevsimsel değişimlerden ve talep dalgalanmalarından etkilenen satıcılar bu hacim şartlarının en büyük kurbanı. 

Örnek vermek gerekirse; mayo satan bir işletme sahibinin Temmuz ayında karşıladığı yerel sipariş hacmini Ocak ayında da karşılaması beklenemez. Ancak fulfillment hizmet sağlayıcıları minimum sipariş bedelini genellikle yoğun satış dönemlerini baz alarak belirlediğinden işletmeler durgun dönemlerde de yüksek kapasite için ödeme yapmak durumunda kalırlar. Bu da onları, işin doğasına aykırı olarak gereksiz sabit maliyetlere mahkum bırakır.

El sıkışırken konuşulmayan veya bahsi geçse bile fiyata dahil edildiğini düşünebileceğiniz ancak faturaya ek olarak yansıyan giderlerden bahsediyoruz. Fulfillment hizmet sağlayıcılarının genellikle sonradan faturaya eklediği personel giderleri, ambalaj malzemeleri harcamaları, yoğun sezonlara özgü ek ücretlendirmeler, sistem bakım/onarım giderleri gibi maliyetler bu kategoride değerlendirilebilir.

Birçok işletme bu gizli maliyetleri ancak uzun süreli bir sözleşme imzalandıktan sonra keşfediyor ve bu da bütçe planlamasını son derece olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla başta basit görünen bir ücret politikasi bu sürpriz eklemelerle karmaşık ve can sıkıcı bir tabloya dönüşebiliyor.

Dijitalleşmenin artışıyla fulfillment operasyonlarında da teknolojinin kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Depo yönetim sistemi (WMS), API entegrasyonları ve gerçek zamanlı raporlama araçları gibi birçok yenilik ve yapay zeka sipariş hazırlama süreçlerini optimize ederken zaman, maliyet ve hizmet kalitesi konusunda iki tarafa da avantajlar sağlıyor.

Ancak birçok fulfillment hizmeti sağlayıcısı, teknoloji entegrasyonunu modern dünyanın standardı ve işin ayrılmaz bir parçası olarak görmek yerine ekstra bir hizmet gibi satıyor. Böylelikle e-ticaret markaları, aslında doğru ve hızlı sipariş süreçleri için bir gereksinim olan teknolojilere fazladan para ödemek durumunda kalıyor.

“Kullandığın Kadar Öde” Modeli Nedir?

E-ticaret gelişmeye ve evrilmeye devam ettikçe mali zarara uğramadan sektörel ortama ve ekonomik koşullara uyum sağlayabilmek, işletmeler için giderek daha büyük önem kazanıyor. Bu tabloda sürdürülebilir büyümeye erişebilmek için fulfillment maliyetlerini kontrol altına alma görevi listenin başında geliyor. İyi haber şu ki; OPLOG’un sektöre kazandırdığı taahhütsüz fulfillment modeline, yani “kullandığın kadar öde” fiyatlandırmasına geçen markalar için ilk görevin üstünü çizmek çok da zor değil.

Peki, bu fiyatlandırma modeli e-ticaret markaları için tam olarak ne ifade ediyor? İsminden de anlaşılacağı üzere “kullandığın kadar öde” modelinde işletmeler, yalnızca aktif olarak kullandıkları fulfillment hizmetlerinin karşılığını öderler. Buna kullanılan depo alanı, depolanan ve işlem gören ürün sayısı ve tercih edilen katma değerli hizmetler dahildir. Diğer bir deyişle, geleneksel fiyatlandırmadan farklı olarak

faturaya sonradan yansıyan ek ücretler 

bu yeni fulfillment modelinde YER ALMAZ. Üstelik şeffaf faturalandırma sistemiyle her kaleme ne kadar ödediğinizi bilir, sürpriz maliyetlerle karşılaşmazsınız.

“Kullandığın Kadar Öde” Modeli Ne İşe Yarar?

Esneklik ve yenilik gerektiren modern e-ticaret dünyasında işletmelerin maliyetlerini kontrol edebilmesi ve emin adımlarla büyüyebilmesi için sabit fulfillment maliyetlerini azaltması gerekiyor. Bu noktada “kullandığın kadar öde” fulfillment modeli sadece bir fiyatlandırma şekli değil, sürdürülebilir büyüme için stratejik bir değişken maliyet avantajı haline geliyor. 

Talep Doğrultusunda Ölçeklenmenizi Sağlar

E-ticaretin en büyük zorluklarından biri talep dalgalanmalarını ve dönemsel değişiklikleri iyi yönetebilmektir. Satışların aniden düşmesine veya artmasına neden olan mevsimsel, kültürel ve diğer koşullar e-ticaretin fulfillment ayağında da benzer etkileri yaratır. “Kullandığın kadar öde” fiyatlandırma modeli bu zorluğu fırsata çevirebilir. 

Durgun sezonlarda kullanılmayan depo alanı için para ödeme ihtiyacını ortadan kaldırır.

Yoğun satış dönemlerinde ek kaynaklara hızlı bir şekilde ulaşmanızı sağlar.

Aylık minimum sipariş adedi gereksinimi olmaksızın operasyonlarınızda özgürlük sağlar.

Ek masraflar olmadan esnek işgücü kullanımı imkanı sunar.

Piyasa değişikliklerine hızlı yanıt vermenize yardımcı olur.

Esnek depo alanı gereksinimlerinizi değerlendirirken büyüme ve sezonsal dalgalanmaları hesaba katmak için en yoğun dönemlerdeki depolama ihtiyacınızı 1,3 ile çarparak kabaca bir sonuç elde edebilirsiniz.

Depo Alanı Nasıl Hesaplanır?

Daha kesin bir hesaplama ile esnek depo kullanımına geçin

Ekonomik koşulların ve satış getirilerinin iniş-çıkışlar gösterdiği günümüz e-ticaret şartlarında sabit maliyetlere bağlı kalmak ve özgürce hareket edememek bütçe planlamanızı ve aldığınız, hatta verdiğiniz hizmetin kalitesini olumsuz etkileyebilir. “Kullandığın kadar öde” fulfillment modeliyle ihtiyaç duymadığınız depolama alanı ve işgücü yerine yalnızca işlenen sipariş başına ücret ödersiniz. Böylelikle:

Uzun süreli sözleşmelere bağlı kalmadan dilediğinizde fulfillment hizmet sağlayıcınızı değiştirebilirsiniz,

Depo kirası ödemek yerine bütçenizi diğer operasyonlara ayırabilirsiniz,

Maliyet yapılandırmanızı işinizle paralel olarak büyütüp küçültebilirsiniz.

Kontrat sürenizi kendiniz belirler, kısıtlamalardan kurtulursunuz,

Değişken maliyetlerinizin payını artırarak finansal esneklik kazanırsınız.

Muhasebe departmanlarına korku salmış bir gerçeklikte sıra. Fatura kalemlerini birbirinden ayırt etmeye çalışmak, beklenmeyen ek masraflar görmek, hesaplanandan fazla tutar ödemek… Tüm bunları yaşamaktan kaçınmanın bir yolu var neyse ki.

Geleneksel fulfillment fiyatlandırmasından daha şeffaf bir faturalandırma sistemi sunan “kullandığın kadar öde” modelinde ay sonu sürpriz maliyetler görmezsiniz. Yalnızca kullandığınız hizmetler her bir kalemde açıkça ifade edilir ve öncesinde belirlenen ücretlerle karşılığı hesaplanır. Bu sayede:

Öngörülebilir maliyetlerle daha bilinçli kararlar verebilirsiniz,

Gerçek maliyet verilerine dayalı olarak operasyonlarınızı optimize edebilirsiniz,

Ek ücretler olmadan bütçe planlamanızı rahatça uygulayabilirsiniz,

Büyüme stratejilerinizi şeffaf bir maliyet yapısı üzerine kurgulayabilirsiniz,

Operasyonel nakit akışını daha etkili bir şekilde yönetebilirsiniz.

OPLOG’un “Kullandığın Kadar Öde” Fulfillment Modeli

E-ticaret markaları için sabit maliyetleri azaltma yolunda ilk adım olsa da “kullandığın kadar öde” fiyatlandırma modelinin fulfillment sektöründeki yeri henüz sağlamlaşmış değil. Bu trende öncülük eden OPLOG, kendi bünyesinde geliştirdiği modern teknolojileri “taahhütsüz fulfillment” modelinin her aşamasına özenle uygulayarak konsepti daha da iyileştirme niyetinde.

Akıllı Teknoloji, Akıllı Fiyatlandırma

OPLOG’un yaklaşımı, birçok yenilikçi teknolojiyi bir araya getirerek “kullandığın kadar öde” modelini etkili kılmaya dayanıyor. Kullanılan yazılımlar sayesinde aynı anda birden çok sipariş doğru ve hızlı bir şekilde işlenebildiğinden tüm fulfillment operasyonları optimize edilmiş oluyor. Dolayısıyla bu durum faturaya olduğu gibi yansıyarak işletmelere sunulan son fiyatların da optimize edilmesini sağlıyor. Gelin, OPLOG teknolojilerine ve bu fiyatlandırma modeline etkisine daha detaylı bakalım.

Depo içerisinde yürüme ihtiyacını büyük oranda ortadan kaldıran fulfillment robotu sayesinde OPLOG, %99.99 sipariş doğruluğuna ulaşırken ürünü alma, paketleme ve kargolama süreçlerini de toplamda 4 kat hızlandırıyor. Bu otomasyon ile:

Sipariş doğruluğu büyük ölçüde artar

Ürünlerin türüne, ağırlığına, hacmine göre en etkili şekilde yerleştirilerek depo alanının verimli kullanımını sağlayan bir algoritma sayesinde:

Minimum alana maksimum ürün sığdırılır

Yalnızca ihtiyaç duyulan depolama alanı kullanılır

Tüm operasyonların başarılı entegrasyonlarla anlık olarak takip edilebildiği bir uygulama olan OPLOG ONE, teknolojinin görünürlüğü nasıl artırdığını kanıtlar nitelikte. Aşağıda bu uygulama üzerinden anlık olarak takip edebileceğiniz operasyonların bir örneğini görebilirsiniz:

Operasyonlar ve maliyetler üzerinde tam kontrol kurulabilir

Gerçek kullanım verilerine dayanarak daha doğru ücretlendirme yapılabilir

İleriye dönük talep tahminleriyle etkili kararlar verilebilir

Tüm süreçlerin anlık takibiyle maliyetler anlık olarak izlenebilir

Değişim Kolay: Esnek Fiyatlandırmaya Giden Yol

Geleneksel fulfillment fiyatlandırma modelleriyle bütçenizi ve büyümenizi tehlikeye atmak istemiyorsanız mevcut mali durumunuzu analiz edip maliyet karşılaştırması yaptıktan sonra “kullandığın kadar öde” modeli gibi şeffaf fiyatlandırma sunan bir sağlayıcıyla görüşmek iyi bir ilerleme olacaktır. Doğru fulfillment partnerini seçmek için bu adımları izleyin:

Mevcut fulfillment giderlerinizi hesaplayın

Operasyonlarınızdaki sezonsal değişimleri tespit edin

Teknoloji ihtiyaçlarınızı ve gereksinimlerinizi değerlendirin

Sektörde teknoloji başarısıyla tanınan fulfillment sağlayıcılarıyla görüşün

OPLOG fiyatlandırmasıyla ulaşabileceğiniz tasarruf oranını hesaplayın

D2C markalarının fulfillment hizmet süreçlerini ve fulfillment partneri seçerken dikkat etmeleri gereken önemli noktaları inceleyeceğiz.

D2C Markalar için Fulfillment Partneri Seçimi

Son yıllarda e-ticaret dünyasında yeni bir trend yükselişe geçti: Doğrudan Tüketiciye (D2C) satış modeli. Bu modelde markalar, ürünlerini perakendeciler veya distribütörler aracılığıyla satmak yerine doğrudan son tüketiciye ulaştırmayı tercih ediyor. Bu basit değişim, markalara ve müşterilere birçok avantaj sunuyor. D2C e-ticaret pazarlama modelinde; perakendeciler, online mağazalar ve ağ pazarlaması (networking) yapan markalar da dahil olmak üzere birçok marka tarafından tercih ediliyor.  

Eğer bir D2C markası iseniz, yeni depolar kurmak veya yüksek hacimli siparişleri karşılamak için yeterli zaman ve kaynağa sahip olamayabilirsiniz. Ürünler aracılar olmadan doğrudan son tüketiciye satıldığı için markalar, satış fiyatından daha büyük bir pay alarak kar marjlarını ve yatırım kaynaklarını önemli ölçüde artırabilirler. 

Bu yazımızda D2C markalarının fulfillment hizmet süreçleri ve fulfillment partneri seçerken dikkat edilmesi gereken konulara değineceğiz.  

Doğrudan Tüketiciye (D2C) Fulfillment Hizmet Süreçlerinde Nelere Dikkat Edilmeli? 

Daha önceki yazılarımızda büyük ölçekli e-ticaret şirketlerinin yaşadığı sorunlardan bahsetmiştik. Herhangi bir e-ticaret şirketi için genişleme ve büyüme hayati öneme sahiptir. Ancak arz ve talepteki ani yükseliş durumlarında, mesela kampanya ve satış hacimlerini artırdıkları dönemlerde, ek depo alanı ve sipariş karşılama kapasitesinin yerine getirilmesi için hızlı aksiyon alınması gerekecektir. Bu süreçte krizleri önceden tespit edip, çözüm üreten bir fulfillment partnerinin varlığı her şeyi değiştirebilir.  

Müşterileriniz, B2C markalardan farklı olarak kendi e-ticaret platformunuz üzerinden sipariş verdiği andan itibaren sipariş süreci başlar. Markalar; ürünlerin depolanması, paketlenmesi ve teslimatı dahil olmak üzere tüm fulfillment sürecini perakendeci ve pazaryeri platformunu kullanmak durumunda kalabilir.  

D2C markalarda ise fulfillment sürecini doğrudan kontrol ettikleri için ürünleri daha hızlı teslim edebilir. Ayrıca, fulfillment hizmeti için üçüncü taraf bir şirketle çalışmadıkları takdirde maliyetleri düşürebilir. Böylece sürecin özelleştirilmesiyle daha iyi bir müşteri deneyimi sunulabilir.  

Bu süreçte fulfillment partnerinizin farklı lokasyonlardaki depoları, depolama koşulları ve teknolojik koşulları azami önem taşır. Seri numara ve SKT takibinin yanı sıra FIFO (First-In-First-Out) teknolojilerinin kullanılmasıyla her bir ürününüzün son müşterinize aynı tazelikte ulaştıran OPLOG’un kozmetik markalarına sunduğu avantajları keşfetmek için tıklayın. 

Kozmetik gibi hassas ürünlerde özel depolama ihtiyacınızı bir türlü çözüme kavuşturamıyor musunuz? Operasyonlarınızı OPLOG’a taşıyın, taşınma masraflarınızı biz karşılayalım. *2 kamyona kadar. 

Depolama kadar önemli bir diğer adım elbette envanter yönetimi. Envanter yönetimi doğru yapıldığı takdirde maliyetleriniz azalacak, elde edilen kar aynı oranda artacaktır. Doğrudan tüketiciye satış (D2C) modelinde envanter yönetimi, stok seviyelerini optimize eder ve ürünlerin doğru zamanda doğru yerde olmasını sağlayarak markaların karlılığını ve müşteri memnuniyetini artırmayı hedefler. 

Yine B2C markalardan farklı olarak D2C markaları, perakendeciler veya toptancılar gibi aracılar olmadan doğrudan son tüketiciye satış yaptığı için, talep tahmini daha karmaşık olabilir. Daha yüksek stok dönüş hızlarına sahiptirler, bu da envanter yönetimini daha da önemli hale getirir.  

B2C markalarda müşteri satın alma verilerine erişim için perakendeciler veya pazaryerlerine bağımlı olabilir. D2C markalarda ise, müşteri satın alma verilerine doğrudan erişebildiği için daha doğru talep tahminlerini doğru bir şekilde yapabilir.  

Artan sipariş hacmi, tedarik zinciri üzerinde baskı yaratabilir. Bu noktada fulfillment partneriniz, operasyonlarınız üzerinde kontrol sağlayabileceğiniz bir altyapıya sahip olması, ölçeklenme sorunlarınızı telafi edecek, marka müşterilerinizin memnuniyet skoru giderek artacaktır.  

OPLOG’un kullanıcı dostu arayüzü OPLOG One ile tüm siparişleri tek panelde görebileceğinizi biliyor muydunuz? E-ticarette hızlı büyüyen bir markaysanız OPLOG’un size sunacağı uzmanlıklardan hemen şimdi faydalanın.  

D2C markaları için sadece müşterilere ürünleri ulaştırmak değil, aynı zamanda onları farklı kılacak veya özel hissettirecek şekilde artı bir değer katmak da önemli. Sipariş edilen ürünler, nakliye sırasında hasar görmelerini önlemek için elbette paketlenir, ancak markanıza özgü katma değerli hizmetlerden yararlanarak; askılı depolama, set hazırlama, özel etiketleme ve barkodlama gibi uygulamalarla müşterilerinize özel bir deneyim sunmak ve marka değerinizi artırmak için önemli aşamalar arasında yerini alır.  

Küçük sipariş miktarlarına kıyasla yüksek sipariş frekansına sahip ağ pazarlamasında müşteri taleplerine e-ticaret hızında yanıt verebilmek, özelleştirilmiş paketleme seçenekleri sunabilmek ve aynı zamanda hem tüketicilerden hem de marka temsilcilerinden gelen iadelerle başa çıkmak sektörü daha zorlu hale getirebiliyor.   

Depolamadan paketlemeye tüm fulfillment süreçlerinizde yaşadığınız sıkıntılar giderek artıyorsa, 10 yıllık deneyimi ve %98 memnuniyet skoru sağlayan OPLOG’a geçmekten korkmayın. E-ticaret operasyonlarınız için ilk adım olan onboarding süreçleriniz de en kolay haliyle yerine getirileceğinden hiç şüpheniz olmasın! 

E-ticaret pazarında rekabet yoğun, bu rekabette o markanın yalnızca uygun fiyatlı ürünler satması veya o ürünleri eksiksiz olarak iletilmesi elbette yeterli olmayacak. B2C ve D2C, her iki model de teslimat hizmeti sunsa da, bazı önemli farklar da bulunabilir. B2C pazarında teslimat süreci genellikle perakendeciler veya pazaryerleri tarafından yönetilir.  

Markalar, teslimat süreci üzerinde daha az kontrol sahibi olabilir. D2C markalarda bu konuda daha fazla kontrol ve esneklik sağlar. D2C markalarda standart teslimatın yanı sıra kapıda ya da ekspres teslimat gibi farklı teslimat seçenekleri sunulabilir.  

Çalıştığınız fulfillment sağlayıcınız, müşterilerinizin ne istediğini daha iyi anlamalarına yardımcı olacak daha fazla veriye sahip olmalı, sipariş işleme ve teslimatı optimize etmek için altyapısını daima geliştirmelidir. 

Bu süreçte %99,99 sipariş doğruluk oranıyla OPLOG, 13.00'a kadar gelen siparişlerinizi özenle hazırlayıp aynı gün kargo firmalarına teslim ediyor, müşterilerinizin ihtiyaçlarını sürekli karşılayarak, her siparişte memnuniyet garantisi sunuyor. Anne bebek ürünlerinden vitamin takviyelere kadar tüm gönderimlerde OPLOG'un markanız için özelleştirdiği çözümleri keşfedin. 

D2C markalar, müşteri hizmetlerini kendi bünyelerinde de yapabileceği gibi maliyeti düşük tutmak için kendi ekiplerini kurmak ve yönetmek yerine, müşteri hizmetleri ile ilgili günlük işleri 3PL firmasına da devredebilir. Müşteri ilişkileri yönetmek işletmenizin başarısını sürdürmek için kritik öneme sahiptir. Söz konusu sorunları çözüme ulaştırmasıyla maliyet avantajı elde etmekten müşteri sadakati oluşturmaya kadar, şirketinizin uzun vadeli başarısını etkileyen birçok unsura etki eder. Doğru şekilde gerçekleştirilmediğinde, teslimat hizmetlerinde yaşanan aksaklıklar müşteri memnuniyetsizliğine ve hatta kayıplara neden olabilir, bu da marka itibarınızı ve gelirinizi olumsuz yönde etkileyebilir.  

Fulfillment partneriniz; müşteri hizmetleri kısmında sizden gelen talep ve çağrılara haftanın yedi günü, günün 24 saati telefon veya e-posta desteği sağlayabilmelidir. Müşteri hizmetlerinin yanıt verme hızı, sorunları çözüme ulaştırmada atik olması ve özellikle uluslararası e-ticaret yapılıyorsa müşterinize atanan özel temsilcisinin dil bariyerine takılmaması önemlidir.  

"Omnichannel” kavramı bu noktada da ön plana çıkıyor, müşteri hizmetlerinde de her kanaldan ulaşılabilir olmanın önemi de giderek artıyor. Eğer saydığımız en temel fulfillment aşamalarında sıkıntılarınız var ve giderek artıyorsa, belki de fulfillment saylayıcınızı değiştirmenin vakti gelmiştir. D2C markası olarak fulfillment sağlayıcınızın sizinle uyumlu olup olmadığını daha iyi anlamak için sizi buraya alalım.  

Omnichannel hizmette sınır tanımayan OPLOG  

B2B toptan satış ve tedarikçi kanallarından D2C satışlara kadar, omnichannel fulfillment’ı günden güne güçlendiren yapısıyla OPLOG, markalar için her zaman tam görünürlük ve kontrol sağlıyor. E-ticaret lojistiğinde deneyimli yapısı, envanter yönetimi ve müşteri iletişimi konularında teknolojik çözümleriyle yüksek hizmet seviyesi sunuyor.  

Hızlı entegrasyon ve hiçbir aksaklık yaşamadan sorunsuzca OPLOG’a geçmeye ne dersiniz? Taşınma riskleri sizi endişelendirmesin. Üstelik 2 kamyona kadar taşınma masraflarınızı biz karşılıyoruz. 

OPLOG’un başarı hikayesinin bir parçası olmak isterseniz, hemen teklif alın! 

Fulfillment Partneri Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Fulfillment partnerinizi değiştirmenin zaman geldi mi? Oluşabilecek tüm sorunları ve nedenleri irdelediğimiz blog yazımıza hemen göz atın.

Fulfillment Hizmet Sağlayıcınızı Neden Değiştirmelisiniz?

Yarım kalan sözleşmeler, taşınma maliyetleri korkusu ve olası riskler... Hiçbiri sizin piyasadaki itibarınızdan daha önemli değil. Değişim süreçlerinin zorlayıcı olduğunun farkındayız. Hızla değişen ve bu değişimle birlikte hızlanan e-ticaret sektöründe “yerine getirme” koşullarının da hızı her geçen gün artıyor. Yüksek sipariş hacmine sahipseniz ister B2B ister B2C olsun, hangi kanal üzerinden hizmet verirseniz verin, çalıştığınız fulfillment sağlayıcınızın sizin ihtiyaçlarınızı sorunsuz bir şekilde karşılayacağından emin olmak en büyük hakkınız. 

Bu yazımızda yeni bir fulfillment partnerine geçmenizin zamanının geldiğini gösteren nedenleri hep birlikte inceleyeceğiz. 

Mevcut Fulfillment Sağlayıcınızın Size Uygun Olup Olmadığını Nasıl Anlayabilirsiniz?  

Daha önce doğru bir fulfillment partneriyle anlaşmadan önce hangi soruları sormanız gerektiğiyle ilgili bir check-list hazırlamıştık. Şimdiyse yaşanan sorunlara ve yeni fulfillment partnerine geçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğine odaklanacağız. 

Sorun 1: “Teslimat deneyimleri hakkında olumsuz geri bildirimler alıyorum” 

Müşterilerinize ulaşan ürünlerde hatalı veya kusurlu ürünler ya da gecikmiş teslimat gibi sorunlar yaşanması kaçınılmaz durumlar olabilir. Bu tarz problemler artık sıkça olmaya başlamışsa bununla ilgili bir çözüm üretilmiyor ve sorun devam ediyorsa yeni bir fulfillment sağlayıcısını aramanız kaçınılmaz. Bu tür problemler müşteri memnuniyeti ve marka algısı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. 

B2B için hizmet veren bir markaysanız da tedarik zinciri, sipariş karşılama ve lojistik tarafında bazı kronikleşen sorunlarınız olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Mevcut fulfillment sağlayıcınızı değerlendirirken nelere dikkat etmeniz gerektiğini öğrenmek için hemen tıklayın. 

Sorun 2: “Yanlış stok yönetimi pazaryeri puanımı olumsuz etkiliyor” 

Etkisi günden güne artan pazaryerlerinde “puan” yarışı da bir hayli önemli. E-ticarette yarışı perçinleyen ve etkisini giderek artıran pazaryerlerinde de ihtiyacınız olan depo yönetimi, sipariş-stok takibi, ürünlerin paketlenmesi ve kargolanması süreçleri için de deneyimli ve teknolojik alt yapıya sahip bir fulfillment sağlayıcısı tarafından gerçekleştirilmeli. 

Eğer yeterli teknolojik alt yapıya sahip olmayan bir ortakla yola devam ederseniz; özellikle yüksek sipariş hacmine sahip firmaların önemle dikkat ettiği stok yönetiminde sorunlar yaşanabilir. Bu da sadece pazaryerlerinde puan kaybetmenize değil, aynı zamanda satışlarınızın düşmesine de etkili olabilir. 

Sorun 3: “Fulfillment sağlayıcım yeterli teknolojik alt yapıya sahip değil” 

Fulfillment sağlayıcınız modern teknoloji ve otomasyon sistemlerini kullanmıyorsa bu kendi iş akışınızda verimsizliğe, stok ve depolama süreçlerinde hatalara yol açabilir. Şu anki fulfillment hizmet sağlayacağınız:  

Sipariş hacminiz artarken fulfillment sağlayıcınız stok ve sipariş takibini yapabilecek teknolojik yeterliliğe sahip değilse, 

Fulfillment sağlayıcınızın e-ticaret platformunuz veya diğer sistemlerinizle entegrasyonda problem yaşıyorsa, 

Dönemsel talep dalgalanmaları ve müşteri davranışlarını analiz etmenize yardımcı raporlar sunarak stok ihtiyacını tespit eden bir depo yönetim sistemi yoksa,  

Her siparişinizi; paket boyutu, teslimat adresi ve kargo şirketinin performansına göre en ideal kargo partnerine teslim edecek kargo yönetim sistemi ile çalışmıyorsa, teknolojik altyapıya önem veren, kendini dünya standartlarında güncelleyebilen bir partnere ihtiyacınız olabilir.  

Üstün fulfillment hizmeti ötesinde günümüz teknoloji koşullarına göre kendini yenileyen OPLOG’un yazılım ve teknolojileriyle tanışın.  

Tüm sipariş karşılama ve stoklama süreçlerimizi onlar yönetirken biz de stok sayılarımızdan sipariş adetlerimize kargolamadan iade süreçlerimize kadar her şey üzerinde tam kontrol sağlayabiliyoruz. OPLOG'un tüm süreçleri yönetmesi bize IAMNOTBASIC markasına odaklanma ve onu büyütmemiz için gerekli zamanı yaratma fırsatı veriyor.

Sorun 4: “Karşılaştığım sorunlar için muhatap olduğum kişilerden dönüş alamıyorum” 

Fulfillment sağlayıcınızla iletişim kurmakta zorlanıyor musunuz? Sorularınıza veya yaşanan olumsuz süreçlere zamanında yanıt alabildiğiniz, ihtiyaçlarınızı iletebileceğiniz bir muhatap bulmakta güçlük çekmediğiniz, sizin için mükemmel müşteri hizmetlerine sahip bir başka fulfillment iş ortağı bulmak aslında zor değil. 

Hızlı ve zamanında yanıt verme imkanı 

Süreçleri açık bir şekilde aktaran, proaktif iletişim 

Sorunlara hızlı müdahale edebilme yetisi 

Uzman ve çözüm odaklı ihtiyaçlarınızı anlayabilen bir ekip 

Size özel çözümler sunabilen açık bir hizmet anlayışı gerektirir.  

Üstelik OPLOG, sınır ötesi ticaret yapan Türk markalarına, “kendi dillerinde” mükemmel müşteri hizmeti sunarak, operasyonel süreçlerde de dil bariyerini ortadan kaldırıyor, bu özelliğiyle markalarımızın global pazarda başarıya ulaşmasına katkıda bulunuyor.  

Sorun 5: “Kampanya/Alışveriş dönemlerine özel iş gücü planı sunmuyor.”  

Çok fazla siparişi yönetmek, özellikle kampanya dönemlerinde karmaşık bir hal alabilir. Farklı kanallardan gelen siparişleri yönetmek, müşteri memnuniyetini önemsemek, yoğun operasyonları eksiksiz götürmek ve rekabette geriye düşmemek gibi zorlukların üstesinden gelmek için çözüm üretebilecek bir iş ortağıyla anlaşmanız, sizi rakipleriniz arasında bir numaraya taşımaya yeter de artar. 

Bu süreçlerde fulfillment hizmet sağlayıcınızdan şunları beklemelisiniz: 

Artan sipariş hacmini karşılayabilecek personeli sağlamak 

Depolama konusundaki gereklilikleri yerine getirmek 

İade süreçlerini artan sipariş hacmine göre yönetmek 

Olası gecikmeler için olumsuz geri bildirimlere zamanında ve hızlı dönüş sağlamak. 

Alışveriş sezonunun yaklaşan tufanında kaybolmak mı istiyorsunuz, yoksa rüzgarı arkanıza alıp ileriye gitmek mi? Başarının anahtarı, fulfillment iş ortağınızın size sağlayacağı avantajlarda gizli. Alışveriş sezonuna hazırlık yapmak, kafanızdaki sorulara cevaplar bulmak için e-kitabımızı hemen indirin.  

Alışveriş sezonuna nasıl hazırlanmalısınız?

Sorun 6: “Katma değerli hizmet seçeneği yok, talebime karşılık verilmiyor”  

Bir fulfillment sağlayıcısı sadece müşteri kazanmaya odaklanmamalı, müşterisinin satın alma deneyimlerini geliştirmelidir. Katma değerli hizmetler, uçtan uca alışveriş deneyiminde daha fazla temas noktası yaratarak, e-ticaret markası müşterisinin markaya olan ilgisini canlı tutar. 

Paketlemeden askılı depolamaya; bundle set hazırlamadan etiketleme ve barkodlamaya kadar her aşamasıyla sadece marka kimliğinize değer katmakla kalmaz, markanıza olan sadakati de artırır.  

Müşteri talebine rağmen fulfillment sağlayıcınız bu konuda yetersiz kalırsa, müşterinizin gözünde olumsuz bir izlenim elde edebilirsiniz.  

Katma değerli hizmetlerin doğru yönetilmesi, markanıza ne gibi fayda sağlar:  

Müşteri memnuniyetini ve sadakatini artırır. 

Marka algısını ve itibarını güçlendirir. 

Satışları, karlılığı ve rekabet avantajını artırır. 

Operasyonel verimliliği ve üretkenliği artırır. 

OPLOG ile iş birliği yapmadan önce, en önemli gereksinimlerimizden biri kişiselleştirilmiş paketleme hizmetinin sunulabilmesiydi. Bir fulfillment şirketinin özel notlar ekleyebilme, hediye paketleme ve bu ürünleri son müşterilere ulaştırabilme özelliğinin olup olmadığını araştırdık ve OPLOG’a yaptığımız depo ziyaretlerinde, bu ek değerli hizmetlerin başarılı bir şekilde sunulabildiğini gördük. Bu, sonuç olarak kitlemizi memnun etti ve müşteri memnuniyetimize önemli bir katkı sağladı. 


Sorun 7: “Şeffaf olmayan fiyatlandırma yapısı var. ” 

Fulfillment fiyatlandırma modeli, standart bir yaklaşım benimser, doğrudan tüketiciye sipariş karşılama işlemi için tüm karşılama maliyetlerini tek bir gönderim ücreti altında toplar. Bu model, faturanızı satır satır ayrıntılara bölme veya gizli ücretler eklemek yerine, toplama, paketleme, nakliye, paketleme malzemeleri ve işçilik gibi tüm bileşenleri içeren tek bir ücretle işlem yapmayı sağlar.  

Depolama kapasitenizi en iyi şekilde kullanmak için ihtiyaç duyduğunuz alanı kullanabileceğiniz ve sadece kullandığınız kadarını ödeyebileceğiniz esnek depolama çözümleri sağlayan OPLOG; gizli ücretler olmadan, kullandığın kadar öde modeliyle şeffaf fiyatlandırma modeli sunar. Görülmeyen maaliyetleri ve bağlayıcı sözleşmeleri içermeyen yapımızla markanız özelinde bir fiyatlandırma yapılır, bu sayede maaliyetlerinizin tam olarak ne olacağını öngörebilirsiniz. 

Sorun 8: “Global pazara açılmak için markamızı destekleyecek depolama alanına sahip değil” 

Global pazara açılmak heyecan verici bir adım olsa da lojistik ve fulfillment süreçleri gibi birçok zorluğu da beraberinde getirir. Farklı ülkelerdeki gümrük prosedürleri, değişken teslimat süreleri ve karmaşık vergi düzenlemeleri gibi unsurlar, bu zorlukların başında gelir. 

Seçeceğiniz fulfillment hizmet sağlayıcısının global pazarda da sizi destekliyor olması, bu zorlukları aşmak için kritik önem taşıyor. 

OPLOG'un omnichannel fulfillment hizmetiyle B2B ve B2C siparişleriniz için fiziksel sınırları ortadan kaldırarak 3 kıtada yeni alıcılara ulaşabilirsiniz. İngiltere, Almanya ve ABD'deki depolarımızla, global pazardaki yolculuğunuza da eşlik ediyoruz.  

İngiltere, gerek coğrafi konumu gerek güçlü ithalatçı kabiliyetleri ile Kelebek Mobilya’nın yıllardır süregelen kaliteli ürün ve hizmet anlayışını dünyaya yaymamız için stratejik bir ülke seçimi oldu. Bu yeni pazara açılırken en büyük zorluklarımızdan biri farklı ürün ebat ve gereksinimlerinden doğan kargo partneri bulma sorunumuzdu. OPLOG’a lojistik ve fulfillment süreçlerimizi emanet etmemizle hem bu sorunumuz çözülmüş oldu hem de güçlü, deneyimli ve bizimle aynı hizmet anlayışını taşıyan bir partnere kavuşmuş olduk.

Sorun 9: “Taşınma maliyetleri çok yüksek” 

Şikayetleriniz gittikçe çoğalıyor, fulfillment sağlayıcınızla ilgili tüm sorunlarınız devam ediyor ve sizi endişelendiren tek durum taşınma maaliyetlerinin fazla olması mı? O zaman OPLOG’un size harika bir haberi var!  

Hemen teknoloji tabanlı fulfillment sağlayıcısı olan OPLOG’a geçin, maaliyetli taşınma risklerinizi azaltın.  

Sunduğumuz 30'dan fazla entegrasyon, 10 yıl ve daha fazla deneyimimizle operasyonlarınızı uzmanına devredin, rahat edin. 

Tek bir platform üzerinden yürüteceğiniz operasyonel süreçleriniz üzerinde uçtan uca kontrol ve görünürlük elde edin. 

Uluslararası teslimat hizmetlerimiz ve 24 saatlik teslimat çözümlerimizle siparişlerinizin hızlı teslimatını sağlayın. 

+  İlk günden itibaren fulfillment uzmanlarımızla beraber, ihtiyaçlarınızı anlamak ve başarılı bir iş birliği kurmak için her adımda yanınızda yer alıyoruz. 

+ Yüksek teknolojiye sahip fulfillment merkezimize giren envanteriniz için tüm pazaryerleri ve entegrasyonlarla %99.9 hatasız stok yönetimi sunuyoruz. 

+ Size atanan özel hesap yöneticilerinizle; maksimum 3 saatlik çözüm süresiyle markanızı güvende tutuyoruz.  

+ Üstelik gelişmiş entegrasyon altyapımız sayesinde tüm e-ticaret ve pazaryeri sistemlerinize kolayca entegre olabilirsiniz. Hızlı ve sorunsuz geçiş sürecimizle operasyonlarınızı kesintisiz şekilde OPLOG’a taşıyabilirsiniz.

Sorunsuz ve hızlı bir şekilde OPLOG’a geçmek için deneyimli uzmanlarımızla hemen iletişime geçin.

Fulfillment operasyonunda, müşteri hizmetlerini iyileştirmenin önemine değindiğimiz yazımızı hemen okuyun.

Müşteri Hizmetlerinde Mükemmellik

Fulfillment hizmeti alıyorsanız, en temel beklentiniz ürünlerinizin B2B veya B2C’deki müşterilerinize hatasız ve zamanında ulaşmasıdır. Bu, basit gibi görünen görev, maliyet avantajı elde etmekten müşteri sadakati yaratmaya, şirketinizin başarısını sürdürebilmesini sağlayan unsurların neredeyse tümüne etki eder. Ardında ise, teknoloji, deneyim ve yatırım gerektiren karmaşık bir operasyon vardır. Bu karmaşık operasyonun bir ayağı da müşterilerin çeşitli sorun ve taleplerin hızla ve en verimli şekilde çözüme kavuşturulmasıdır. Bunun için fulfillment şirketinin hizmet verdiği markayla her zaman “dirsek temasında” olması gerekir. Fulfillment sağlayıcılarının müşteri hizmetleri birimleri işte bu mühim görevi üstlenir. Peki, fulfillment hizmet sağlayıcıları, müşteri hizmetlerini nasıl iyileştirebilir? 

Fulfillment Hizmet Sağlayıcıları, Müşteri Hizmetlerini Nasıl İyileştirebilir? 

Müşteri hizmetlerinin sunduğu servisin kalite seviyesi, yedi temel bileşene göre değerlendirilir. İnceleyelim:  

En basit haliyle, size gelen talep, şikayet ve çağrılara ne kadar sürede yanıt verdiğinizdir. Genellikle saat, dakika veya saniye cinsinden ölçülen bu süre, müşteri memnuniyeti üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Şirketler genellikle kendi ortalamalarını aşmak için düzenli bir çaba içinde olmalıdır ancak burada belli sektör standartları da var. Örneğin, genel kabul size e-mail üzerinden ulaşmaya çalışan müşterinize 12-24 saat arasında dönmeniz, chat üzerinden ise 10 dakikada yanıt vermenizdir. 1 saatin altında yanıtlanan e-postalar ve gerçek zamanlı kanallarda 1 dakikanın altında yanıt verebilmek ise “mükemmeliyet” demektir.  

Söz konusu sorunları ne kadar hızlı çözüme ulaştırdığınızdır. Burada denkleme dahil olan pek çok konu var: İyi eğitilmiş personel, iş süreçlerinizin ne kadar yalın ve tanımlı olduğu, müşterinizi ne kadar iyi tanıdığınız, üçüncü partilerle ilişkileriniz ve çeşitli otomasyonları ne kadar verimli kullandığınız gibi… Biliyoruz, çünkü OPLOG’da bu farklı alanların tümüne temas ederek düzenli iyileştirmeler yapıyoruz. Sonucunda, müşterilerimizin bize farklı kanallar üzerinden ulaştırdıkları talepleri için açılan ticket’ları sorunun karmaşıklığına göre genellikle 3 saat içerisinde çözüme kavuşturuyoruz. Burada hedefimiz, “mümkün olan en kısa zaman”. Yine de OPLOG standardının, sektörümüzün ortalamalarını halihazırda aştığını belirtmiş olalım.  

3- Farklı kanallardan ulaşılabilir olma: 

“Omnichannel” kavramının dört bir yanımızı sardığı günümüzde, müşteri hizmetleri bağlamında da her an, farklı kanallardan hizmet sağlayıcısına erişebiliyor olmak son derece önemli. Örneğin OPLOG dünyasında müşterilerimiz, satış ve stok takiplerini uçtan uca tek panelden gerçekleştirebildikleri OPLOG One arayüzünden canlı destek hattına ulaşabiliyor. İletilen problem kısa sürede tek platform üzerinden çözüme kavuşturuluyor. Herhangi bir sorunda 7/24 Çağrı merkezimizden bizi arayabiliyor.  

Burada fark yaratmak önemli. OPLOG olarak en faydalı bulduğumuz uygulamalarımızdan biri de her bir müşterimiz için, müşteri deneyiminden sorumlu özel bir uzman atanması. Majör sorunlarda, müşterimizden sorumlu olan çalışanlarımız, sorunun çözümü için hızla ve çok verimli şekilde aksiyon alabiliyor. 

Müşteri hizmetleriniz ne kadar yardımsever? İlgilendikleri marka ve ona has ihtiyaçlar konusunda ne kadar bilgi sahibi? Ne kadar motive? Peki, müşterilerinizin size erişmek için kullandığı arayüzler ne kadar kullanıcı dostu? Herhangi teknik ve altyapı sorunu yaşanıyor mu? Açılan ticket’lar gerçekten ilgili kişinin önüne düşüyor mu? Peki, bulduğunuz çözümler gerçekten kalıcı ve etkili oluyor mu? Yoksa sorunu öteleyip ileride yeni riskler doğurmaya gebe mi? Tüm bu detaylar, verilen hizmetin kalitesini birebirde etkiliyor.  

Müşterilere kendi sorunlarını çözmeleri için self-servis seçenekleri sunmak, çağrı merkezi yükünü azaltabilir ve müşterilerin sorunlarına daha hızlı çözümler bulmalarına yardımcı olabilir. Burada çift taraflı bir denge ve değer gözetmek temel prensip olmalı. Zira, fulfillment sağlayıcınız kendi müşteri hizmetleri biriminin verimliliği uğruna, sunduğu hizmetin kalitesinden ve hızından feragat ediyorsa… Tehlike çanları çalıyor dersek, abartmış olmayız.  

Sorunlar çıkmadan öngörülmeli ve asıl hedef “kusursuz” süreçler yaratmak olmalı. Bunun yöntemi ise, fulfillment hizmet sağlayıcılarının proaktif olarak müşterilerini olası riskler, iyi ve kötü senaryolar hakkında bilgilendirmesi. Müşterilerimizle, stok ve sipariş tarafındaki gidişatla ilgili OPLOG One verilerine göre kendilerine özel hazırlanmış aylık analizleri işte bu yüzden paylaşıyoruz. Ya da Kargo Alarm Sistemimiz (K.A.S) ile tüm kargo firmalarının portalları ile entegre olarak siparişlerinizin müşterilerimizin yerine takip edip gecikmelerin önüne geçebiliyor; olası durumlarda uygun müdahaleyi hızla gerçekleştirebiliyoruz.  

Markalar müşteri hizmetleri yüklerini nasıl hafifletebilir? B2C markalara yönelik müşteri hizmetleri ipuçlarımızı okumak için şimdi tıklayın! 

Müşteri hizmetlerine akseden her bir sorun, aslında marka ile fulfillment hizmet sağlayıcısı arasında yeni bağlar kurulması için bir fırsattır. Fulfillment şirketi markasını ve onun beklentilerini daha yakından tanımış olur. Her iki taraf da iyileştirmesi gereken noktaları şeffaf şekilde görür. İyi insan ilişkileri, uzun süreli beraberliklerin temelini sağlamlaştırır. Sorumuzu yeniden hatırlarsak; fulfillment hizmet sağlayıcılarının müşteri hizmetlerini iyileştirebilmesinin en önemli unsurlarından biri de “iyi” hatırlanacak anlar yaratmaktır.  

OPLOG olarak, eğitimli ve iyi iletişim becerilerine sahip ekibimizin yanı sıra çok önemsediğimiz bir diğer alan da, müşterilerimizin kendi dilinde hizmet alabilmesi. Türkiye, İngiltere, Amerika ve Almanya’da yer alan global depo ağımızla aralarında Sony, Tupperware, Atomy, Suud, Rossmann, Kelebek ve Herbalife gibi yerli ve yabancı sektör devlerinin de olduğu 150’den fazla şirketin omnichannel fulfillment operasyonlarını üstleniyoruz. İster Türkiye merkezli olarak sınır ötesi ticaret yapıyor, ister ilgili pazarda sıfırdan bir operasyon kurmuş olsun, müşterilerimizin ihtiyaçlarına, yerel standartlar ve gereksinimler ışığında yanıt veriyoruz. Kısacası, “kendi dilinde” derken aslında, müşterimizle kurduğumuz iletişimin genelini kastediyoruz. Ticari başarının önündeki dil ve kültür bariyerlerini müşterilerimizle bir arada aşıyoruz.  

“Müşteri odaklı” olmak OPLOG’un kuruluş prensiplerinden. 10 yıldan bu yana B2B ve B2C alanında hizmet veren markalarımıza, kendi müşterilerine mükemmeli sunabilmeleri için destek veriyoruz. Bunun en önemli gerekliliklerinden birinin de kendi müşteri iletişimi süreçlerimizi mükemmelleştirmek olduğunu biliyoruz. %100 hatasız stok yönetimi ve doğru teslimat ile %99,9 zamanında teslimat oranlarımızdaki yüksek standartlarımızı bu alana da yansıtıyoruz. 

Siz de markanızın ihtiyaçlarına özel çözümler sunabilen, sizinle birlikte operasyonunu ölçekleyebilen, farklı coğrafyalarda yanınızda olabilen ve her zaman müşteri odaklı bir partnerle yol almak istiyorsanız, doğru yerdesiniz. 

OPLOG Global Fulfillment Network ile tanışın! 

Fulfillment Operasyonunda Mükemmel Müşteri Hizmetlerinin Önemi

Fulfillment hizmet sağlayıcınızla olan onboarding sürecinde dikkat etmeniz gerekenleri sizler için derledik, hemen göz atın!

E-Ticaret: Başarılı Onboarding

Yoğun bir e-ticaret operasyonunu yönetirken depo, stok ve iade yönetimi konusunda karşılaştığınız zorlukların ardından, yeni bir fulfillment hizmet sağlayıcısı arayışına girdiniz. Uzun araştırmalar sonucunda en uygun firmayı seçtiniz. Bu noktadan sonra, tercih ettiğiniz firmayla uyum süreci, satışlarınızın aksamaması ve pazar yerindeki puanlarınızın düşmemesi için kritik bir öneme sahip.  

E-ticaret operasyonunuzunzun ilk adımı olan onboarding süreci, markanızın yeni müşterilere daha hızlı ulaşması için bir fırsat olabilir. Fakat bu süreçteki hatalar, müşteri memnuniyetinizi olumsuz etkileyebilir ve satışlarınızın düşmesine neden olabilir. Bu yazımızda, onboarding sürecinde nelere dikkat edilmesi gerektiğinden bahsettik... 

E-Ticaret Operasyonlarınız için Yepyeni Bir Süreç: Onboarding

Yeni bir fulfillment hizmet sağlayıcısıyla anlaştınız. Bundan sonraki süreç, sizin için hem sancılı hem de kolay olabilir. Ne kadar sağlıklı bir geçiş yaparsanız, satışlarınızda o kadar olumlu etki görebilirsiniz. E-Ticaret operasyonlarınızın aksamaması için bu süreçte anlaşacağınız firma size bir rehber niteliğinde olmalı. Gelin, adım adım marka onboarding sürecin nasıl işlemesi gerektiğine bakalım... 

Yeni bir fulfillment partneriyle anlaşmadan önce sormanız gereken soruları sordunuz mu? 

Neler sorulması gerektiğini merak ediyorsanız, sizi şöyle alalım... 

Satış ekibiniz gerekli anlaşmayı yaptıktan sonra yeni fulfillment partneriniz arasındaki ilk iletişim, operasyonlarınız başlamadan önce başlar. İlk görüşmeler, ihtiyaçları belirlemeye ve beklentileri anlamaya yönelik olmalı. İki taraf da ne kadar açık ve net olursa süreç aksamadan devam eder. 

2. E-Ticaret Operasyonlarınız için İhtiyaç Tespiti: 

Markanızın e-ticaret operasyonları için ihtiyaçları tespit edilir ve talepler belirlenir. Burada ürün segmentine ve çeşitliliğine göre depolama koşulları, sipariş hacmi, teslimat süreleri gibi detayları içerir. Peki, bu süreçte neler önemli?  

Ürün Yönetimi ve Depolama Sisteminde Uyum: Ürün stok kontrollerinin düzenli olarak yapılması, güncellenmesi ve takip edilmesi için sipariş yönetim sistemi markanızın ihtiyaçlarına uygun bir şekilde hazırlanmalı ve markanızla özel çözümler üretilmelidir. 

Stok Yönetiminde Uzmanlık: Stok sorunu e-ticaret operasyonlarının en kritik aşamalarından biri. Stok seviyelerini izlemek, stokların tükenmesini engellemek ve talebi karşılamak için etkili bir stok yönetim sisteminin olup olmadığı mutlaka incelenmelidir. 

Operasyon Sonrası için Destek: Sizin sorunlarınızı sizden önce anlayabilen ve tespit edebilen bir destek ekibi kadar sorunsuz bir operasyon için her türlü aksaklığa ve soruna müdahale edebilecek bir çağrı merkezi yönetiminin olması özellikle önemli. 

Markanın sistemleri ile fulfillment partneri sistemleri entegre edilir. Bu, sipariş yönetimi, envanter takibi ve diğer operasyonel süreçleri içerir. Her iki tarafın birbirini daha iyi anlaması, başarılı bir iş birliği için vazgeçilmezdir. Bu nedenle depo takip sistemleri için gerekli eğitimler verilir ve entegrasyonlar konusunda markanıza doğru bilgilendirme yapılması önemlidir. Entegrasyon ne kadar hızlı gerçekleştirilirse, operasyon o kadar hızlı başlar. Burada önemli olan konular şu şekilde listelenebilir:  