E-ticaretin Avrupa’ya açılan kapısı Almanya’da e-ticaret ekosistemini keşfedip doğru fulfillment partneri seçimiyle nasıl fark yaratacağınızı öğrenin. 

E-ticarette Hedef: Almanya Üstünden Avrupa!

Almanya, halihazırda gelişmiş ve büyümesini sürdüren e-ticaret ekosistemi, Avrupa pazarının içindeki dikkat çekici payı ve elbette ki Türkiye ile hem ticari hem kültürel olarak on yıllardan bu yana sürdürdüğü yakın ilişki ile, Avrupa’da varlık kazanmak ya da mevcut operasyonlarını genişletmek isteyen Türk e-ticaret şirketleri için çekici bir giriş kapısı. Bu makalemizde, Almanya’daki e-ticaret ekosistemine genel bir bakış sunacak, tüketici beklentileri ve satış kanallarını inceleyecek, Türkiye’den Almanya ve Avrupa’ya online satış yapmak için operasyonunuzu nasıl kurgulayabileceğini anlatacağız.  

Yıllık %70’lere varan büyüme oranı ve 150 milyar doları aşan satış hacmiyle Almanya e-ticaret pazarı yeni yatırımcılar için büyük potansiyeller sunuyor. Ülke, 2028 yılında 880 milyar dolara çıkması beklenen Avrupa e-ticaret pazarı içerisinde İngiltere’nin ardından en büyük ikinci pazarı olarak konumlanıyor. 

Alman nüfusunun %88’i, yani 16 yaş üstü toplam 62 milyon kişi düzenli olarak online alışveriş gerçekleştiriyor. Bu rakamlarla ülke, internetten alışveriş yapan nüfus bakımından Avrupa pazarı içinde ilk sırayı alıyor. Ek olarak, 55 yaş ve üstü kişilerin yaklaşık yüzde 40’ı internet kullanıyor. İnternet tüketicilerinin yüzde 40’tan fazlası her hafta en az bir sipariş veriyor. Almanlar e-ticarette yılda kişi başı 2 bin Euro’dan fazla harcama yapıyor; bu da onları Avrupa’nın e-ticarette en yüksek harcama yapan beşinci ülkesi konumuna yerleştiriyor.  

Geniş ve e-ticarete angaje tüketici tabanının yanı sıra, Avusturya ve İsviçre’yle birlikte Almanca konuşan ülkeleri içine alan DACH bölgesinin ana merkezi olmasıyla da öne çıkıyor. Lojistik bakımından, hem coğrafi konumu hem altyapısıyla, Avrupa’nın geneline ulaşmak için çok uygun bir zemin oluşturuyor.  

Almanya’da başlıca e-ticaret adresleri hangileri? 

Almanya’da çok sayıda pazaryeri aktif olarak faaliyet göstermekte. Amazon, Türkiye’den Almanya’ya e-ticaret için öne çıkan güçlü platformlarda. Ülkede yoğun olarak tercih edilen eBay, Etsy gibi diğer global pazaryerlerinin yanı sıra, Otto, Zalando, Temu, About You, Shop Apotheke, Alternate, Hood.de gibi güçlü lokal alternatifler de bulunuyor. Almanya'da Amazon üzerinden satış yapmayı hedefleyen birçok marka, genellikle bu pazaryerlerinde de mağaza açıyor. 

Alışveriş sezonlarında yurtdışını hedefleyenlerin nelere dikkat etmesi gerektiğiyle ilgili makalemiz, Almanya yolculuğunuz için de iç görüler içeriyor. Şimdi okuyun!

Almanya’da e-ticaret tüketicisi ne bekliyor? 

Alman tüketicilerin e-ticarette belirgin davranış biçimleri söz konusu. Alışverişte sorunsuz bir deneyim, ürün kalitesi ve güvenilirlik temel beklentiler. Buna paralel olarak genellikle markaların kendi e-ticaret siteleri yerine, basit ödeme süreçleri ve hızlı teslimat imkanları sayesinde sorunsuz alışveriş beklentisine cevap verebilen Amazon, eBay ve Zalando gibi pazaryeri daha çok kullanılıyor. Kullanıcıların %10’u aynı gün teslimat seçeneğini tercih ediyor. Ayrıca DACH bölgesindeki 200’ü aşkın B2C pazaryerinin üçte birinden fazlası sürdürülebilirlik ve ikinci el ürünlere odaklanıyor. 

Bununla birlikte markaların kendi web sitelerinden alışveriş yapanlar da büyük oranda kendi dillerinde ve mümkünse .de uzantılı siteleri tercih ediyor. Bu nedenle pazaryerleri yerine kendi mağazanızla e-ticarete girecekseniz, Türkiye’deki sitenizin lokal alan adıyla Almanca bir versiyonunu hayata geçirmek iyi bir adım olacaktır. 

Almanya’da D2C satışlarda artan bir eğilim var. Bu model, tüketicilerin pandemi sırasında tüm ihtiyaçları için e-ticarete yönelmesiyle ivme kazandı ve birçok fiziksel mağazanın çevrimiçi mağazalar kurmasına yol açtı. 

Yapılan alışverişlerin önemli bir kısmı mobil cihazlar üzerinden gerçekleşiyor ve sosyal ticaret, özellikle genç tüketiciler arasında son derece yaygın. Bu eğilimin büyümeye devam etmesine yönelik beklenti, e-ticaret şirketlerinin satış deneyimlerini mobil kullanıcılar için optimize etmesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca live-commerce’e dahil olma oranı günden güne artıyor ve influencer kullanımı tüketiciler üzerinde oldukça etkin sonuçlar veriyor. Son olarak omnichannel satış, Alman müşterilerin basit, rahat ve kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimine yönelik talepleriyle örtüşen bir yaklaşım sunuyor.

Almanya’da e-ticarette ne satılıyor? 

Almanya’da online alışverişte en çok sipariş verilen ürünlere bakıldığında, çeşitli makine ve cihazlar, spor ve rekreasyon araçları, kıyafet, gıda, ev ve dekorasyon eşyaları, mobilya, oyun, kitap, yazılım, elektronik, bilgisayar ve araç parçaları gibi geniş bir yelpaze ile karşılaşılıyor. 

Bununla birlikte ülkede yaşayan Türk nüfusu başlı başına bir piyasa oluşturuyor; yıllar içerisinde gelişen kültürel etkileşim otantik Türk ürünlerine olan ilginin Almanya geneline yayılmasına imkan vermiş durumda. Bu kapsamda satılan ürünlere bakıldığına ise, doğal sağlık, güzellik ve temizlik ürünleri, bebek ve çocuk kategorisi, hediyelik eşya ve takı, aksesuar, ev tekstili, deri ve ev aksesuarları, organik ürünler, kurutulmuş gıda, salça ve bakliyat, zeytin ve zeytinyağı ile tesettür giyim ürünleri öne çıkıyor.

Almanya B2B e-ticaretinde yenilikçi teknolojiler giderek daha fazla önem kazanmaya başlamış durumda. Güncel olarak şirketlerin %70 kadarı B2B alımlarını e-ticaret siteleri üzerinden gerçekleştiriyor, %75 kadarı ise halihazırda online gelir elde ediyor. Ürün bulunabilirliği, tahmini teslimat süresi ve fiyat karşılaştırma bir sitede olması gereken en önemli detaylar olarak görülüyor. Nesnelerin interneti gibi teknolojilerle siparişlerin kısmen otomatik olarak yenilenebilmesi B2B ekosisteminde en çok beklenen gelişmelerden. 2025 yılına kadar tedarik ve satın alma süreçlerinin yarısından fazlasının online araçlar üzerinden gerçekleştirileceği öngörülüyor.  

Avrupa’daki B2B pazaryerlerini tanıyor musunuz? Peki, bu alanlarda yer almanın size neler katabileceğini? Potansiyelleri keşfetmek için ilgili makalemize göz atın. 

Almanya’da e-ticaret operasyonları nasıl işliyor?  

Almanya’da e-ticaret yapmak için orada bir şirket kurmanız şart değil. Amazon ve saydığımız benzeri global pazaryerlerinde doğrudan Türkiye’den Almanya’ya ürün göndererek satışlarınızı gerçekleştirebilirsiniz. Bunun yanı sıra Zalando ve benzeri lokal pazaryerlerinde satış için Almanya’da stok bulundurmanız ve fulfillment süreçlerinizi oradaki operasyonunuz ile yürütmeniz gerekiyor. Bununla birlikte Almanya’daki deponuzdan DACH ülkelerine ve Almanya’nın hinterlandında bulunan örneğin Polonya, Fransa, Hollanda gibi ülkelere satış yapmak da mümkün olabiliyor.  

Almanya’da ürünlerin depolanmasından, satış ve teslimat aşamalarına kadar tüm sistem, güçlü pazarların bütününde olduğu gibi, oldukça profesyonel işliyor. Dolayısıyla hangi modelde çalışıyor olursanız olun, lojistik, stok yönetimi, depo yönetimi, kargolama ve müşteri hizmetleri gibi aşamaların, hem tedarikçi hem son tüketici boyutlarıyla (oldukça yüksek) yerel standartlara uygun şekilde aksamadan ilerlemesi son derece önem kazanıyor.  

Almanya’da doğru fulfillment partnerinin önemi 

Almanya’da yerel yönetim biriminiz tarafından monitör edilebilen tam kapsamlı bir operasyonunuz yoksa, sınır ötesi e-ticarette deneyimi olan ve Almanya ile Avrupa’nın kendine has dinamiklerine hakim bir fulfillment partneriyle çalışmak bu noktada uygun bir tercih olacaktır. Sorunsuz ve hızlı hizmet bekleyen Almanya tüketicisine hitap edebilmek için kusursuz bir operasyon yürütmenin yanı sıra, doğru fulfillment partneri size güncel gümrük ve vergi yükümlülükleri konusunda da destek verecektir. Tümü bir araya geldiğinde, beklenmeyen maliyetler ile aksaklıkların önüne geçerek verimli ve karlı bir iş akışı kurgulayabilmeniz mümkün olacaktır. 

OPLOG olarak, Türkiye, ABD, İngiltere ve Almanya’daki depolarımızla, global e-ticaretin potansiyellerinden faydalanmak isteyen şirketlerin fulfillment operasyonlarını kusursuz yürütmesini sağlıyoruz. B2B ve B2C omnichannel fulfillment hizmetlerimizi alanımızın en ileri teknolojilerinden aldığımız güçle sunuyoruz. Amazon, eBay, Zalando, Otto ve benzeri önde gelen global ve bölgesel pazaryerleri için, ürünlerinizi onların standartlarına uygun şekilde hazırlama ve gönderme konusunda derin bir tecrübemiz bulunuyor. Aktif olarak bu şirketlerle entegre şekilde çalışan, sistemin içinden bir aktör olarak, güncel bilgi ve kriterlerden haberdar oluyor ve size destek veriyoruz. 

Ürünlerinizin Almanya’da depolanması, pazaryerlerinin depolarına gönderilmesi, depo yönetim süreçlerinin yürütülmesi, gelen siparişlerin paketlenerek müşterilere kargolanması ve olası sorunların iş akışınıza yansımadan fark edilip çözüme kavuşturulması için bir fulfillment partneri arayışınız varsa, doğru yerdesiniz.  

Yerel ve sınır ötesi fulfillment partneri olarak hizmet verdiğimiz Sony, Tupperware, Rossmann, Kelebek gibi markaların arasında yer almak, Almanya üzerinden Avrupa’yı e-ticaretle fethetmek için şimdi bizimle iletişime geçin. 

Yurtdışına gönderi planlayanlar için alışveriş sezonunda tedarik sürelerinden kargo kısıtlamalarına kadar dikkat edilmesi gereken adımları derledik.

Yurtdışı Hedefleyen E-Ticaret İpuçları

Bu makalemizde iç görü ve önerilerimizi, OPLOG olarak global depo ağımızla markalarımızın operasyonlarını yürüttüğümüz ABD, Avrupa ve İngiltere pazarları odaklı olarak paylaşacağız. Bu pazarlarda bildiğimiz gibi, “Alışveriş Sezonu” olarak bahsettiğimiz dönem “Okula Dönüş” ile Eylül ortası gibi başlayıp, markaların peyderpey kampanyaları ile sürerek, Kasım ayındaki spot günlerle iyice hızlanıyor, Şükran Günü ve Noel öncesinde pik yaparak 1 Ocak indirimlerinin ardından sonlanıyor. Önemli günleri hatırlayalım:

11.11 İndirimleri (Bekarlar Günü): 11 Kasım

Siber Pazartesi (Cyber Monday): 28 Kasım

ABD’de geçtiğimiz yıl tüketicilerin %70’i Noel hediyesi alışverişleri için e-ticaret kanallarını kullandı. Bu kişiler öncelikli olarak Amazon ve e-Bay gibi dev pazaryerlerini tercih etse de, %40’tan fazlası niş pazaryerleri veya markaların kendi sitelerinden de alışveriş yaptı. Avrupa ve İngiltere pazarına baktığımızda tüketicilerde benzer eğilimler görüyoruz. Bununla birlikte Avrupalı tüketicilerin %25’inden fazlası online alışverişlerini cross-border e-ticaret şeklinde gerçekleştiriyor; yani bulundukları pazarın dışından bir ülkeden sipariş veriyor. İngiltere’de de Brexit’in ardından AB ürünlerine ilgi görece azalırken, Türkiye ve Asya ülkelerinden sipariş verme alışkanlığı artıyor.

Peki, tüketiciler genel olarak ne siparişi veriyorlar? Hangi pazardan bahsettiğimize göre değişmekle birlikte özellikle alışveriş sezonundaki genel eğilim giyim, moda aksesuarları, ayakkabılar, tüketici elektroniği, takı ve spor ile outdoor ekipmanlarının öne çıktığını gösteriyor.

Burada bir potansiyel olduğu aşikar. Planlamasını ve lojistik süreçlerini uygun şekilde yöneten e-ticaret şirketleri, doğru pazarlama yöntemleri ile alışveriş sezonunda yurtdışı pazarlardaki bu potansiyelin bir parçası olabilir.

Bununla birlikte tüketiciler sınır ötesi sipariş verirken belli başlı konular hakkında çekince yaşıyor:

Son aşamada ne kadar harç ve gümrük vergisi ödemem gerekeceğini anlayamıyorum

İadeleri nasıl gerçekleştirebileceğimi anlamıyorum

Şimdi gelin, tüketicilerin bu kaygılarını gidermek ve şirketiniz için maliyet/kazanç dengesini tutturan bir operasyon yürütmek için hangi noktalara dikkat etmeniz gerektiğini inceleyelim.

Lojistik maliyetleri vs. Stoklama maliyetleri

İster alışveriş sezonu özelinde kendi sitenizden yurtdışına ürün satacak olun, ister halihazırda orada bir operasyonununuz olsun, buradan belli miktarda ürünü ilgili pazarda satmayı hedefliyorsanız gümrük süreçlerini planlamak en öncelikli konularınızdan. Bu dönem içerisinde pazarın durumuna göre navlun ücretleri anlık değişebiliyor. Artan bu maliyetleri göğüslemek yerine ürününüzü şimdiden uygun bir lojistik maliyetiyle gönderip orada stoklamayı düşünebilirsiniz. Ürününüzün tipine ve öngördüğünüz satış hacmine göre stoklama maliyeti ile lojistik maliyetlerini karşılaştırarak buna karar vermelisiniz. Bu karar sürecinde riski minimize etmek için kurdaki dalgalanmaları da hesaba katmalısınız.

Doğru, güncel, net: Gümrük ve kargo bilgilendirmeleri

Uluslararası satışlarda gümrük ve kargo süreçlerinin ne kadar süreceğini, müşteriye çıkacak ekstra maliyetler ile vergilerin ne olduğunu ve müşterinin teslimat sürecinde dahil olması geren noktaları net şekilde tanımlamalı; müşterinizi bu konularda en şeffaf şekilde bilgilendirmelisiniz. Aynı şekilde iade ve değişim politikalarınızı da, hedef pazarın koşullarına göre netleştirmeli, gümrük ve kargo süreçlerini hesaba katarak kaç gün içinde iade edilebileceğini gerçekçi bir şekilde belirlemeli, tüm detayları güven oluşturacak şekilde müşteriye aktarabilmelisiniz.

Gümrük kısıtlamalarına uygun sepet kotası

Özellikle cross-border e-ticaret yapacaklar için satış yapacağınız pazarın gümrük kısıtlamalarına göre bir sepet kotası tanımlamanızı öneriyoruz. Bu konuları netleştirmediğinizde, tüketici kotanın üzerindeki ürünlere çıkan ekstra gümrük maliyetlerini üstlenmek istemediği için ürünü teslim almayabilir veya teslim alsa da ödediği yüksek maliyet nedeniyle memnuniyetsizlik yaşayabilir. İlk senaryo sizin için ek kargo maliyetleriyle karşılaşmak; ikincisi ise müşteri bağlılığının zedelenmesi demek.

Lojistik süreçleri, gümrük aşamaları, teslimat süreleri ve benzeri tüm konularda hem zamanlama hem maliyetler konusunda size bilgi ve operasyonel destek sağlayabilecek bir fulfillment partneriyle çalışmak iyi bir fikir olacaktır. Bu konuda OPLOG olarak yardımcı olabiliriz. Bize şimdi ulaşın.

Söz hep ona geliyor: Tedarik süreleri, gecikmeler ve stok sorunları

Alışveriş sezonuna özel hazırladığımız serideki önceki makalelerde bu konuya detaylıca değindik. Sezon boyunca hangi pazardan ne kadar talep göreceğinizin öngörülerinin hazırlanması, stok kontrollerinin yapılması, buna uygun olarak erkenden siparişlerin verilmesi, gerekliyse ek tedarikçilerle çalışılması gibi konular söz konusu yurtdışı olunca daha da önem kazanıyor. Çünkü teslimatın zaten belli bir süre aldığı cross-border e-ticarette bir de tüketicinizi tedarik süreci için bekletmemelisiniz. Aynı şekilde ilk başlıkta bahsettiğimiz lojistik ve stoklama kararlarınızı verirken de tedarik tarafının netleşmiş olması gerekiyor. Son olarak, sezon yaklaştıkça gümrüklerde sıkışma ve aksamaların yaşanabileceğini hatırlatalım. Ürün tedarikinden bahsederken hep eklediğimiz gibi, sarf malzemesi tedariki için de paralel bir süreç yürütmeniz gerekiyor.

Dedike ve eğitimli olacak: Müşteri Hizmetleri ekibi

Uluslararası e-ticarette, müşterilerinizin tüm sorularına hızlıca yanıt verebilmek için farklı dil ve saat dilimlerine uygun şekilde çalışabilecek, gümrük ve kargo süreçleriyle ilgili doğru ve güncel eğitimlere sahip, dedike bir müşteri hizmetleri ekibi ile ilerlemeyi düşünebilirsiniz. Chatbot’lar ve Whatsapp hatları gibi uygulamalarını hayata geçirebilirsiniz. Müşteri hizmetlerinizin nasıl verimli şekilde çalışabileceğiyle ilgili ipuçlarını içeren ayrı bir makaleyi ilerleyen haftalarda blog serimizde paylaşacağız.

Alışveriş Sezonu Özel Serisine Abone Ol

İki kere kontrol etmeli: Pazaryeri gönderim koşulları

Ürünlerinizi yurtdışına pazaryerleri üzerinden gönderiyorsanız ya da örneğin ecza dağıtım sistemleri, market zincirleri veya distribütörler üzerinden ilerliyorsanız, gönderim yaptığınız şirketlerin hangi tarihe kadar ürün kabul ettiği çok kritik bir durum haline gelebiliyor. Alışveriş sezonunda depolardaki mal kabul yoğunluğuna ve ürünleri dağıtıma uygun hale getirmek için yürütülen iç süreçlere bağlı olarak şirketler bu tarihleri olabildiğince öne çekebiliyor. Ayrıca bu dönemde ürünlerin kabul şekli değişebiliyor; her zaman paletli veya birden çok SKU’yu aynı palette gönderdiğiniz bir distribütör bu sefer aynı palette aynı SKU olmasını talep edebiliyor veya palet ebatları değiştirilebiliyor. Karşı taraftan mal kabulü almama gibi maliyetli bir durumla karşılaşmamak için, son mal kabul tarihlerinin ve gönderim kriterlerinin kontrol edilmesi, kabul rezervasyonlarının dolma riskine karşı erkenden yapılması gerekiyor.

OPLOG olarak global depo ağımızla, Amazon, eBay, AliExpress, Zalando, Otto, Allegro ve benzeri önde gelen global ve bölgesel pazaryerleri için, ürünlerinizi onların standartlarına uygun şekilde hazırlama ve gönderme konusunda derin bir tecrübemiz bulunuyor. Aktif olarak bu şirketlerle entegre şekilde çalışan, sistemin içinden bir aktör olarak, güncel bilgi ve kriterlerden haberdar oluyor ve size destek veriyoruz. İster B2B ister B2C çalışıyor olun, fulfillment süreçlerinizi kusursuz şekilde yürütüyoruz. Daha fazla bilgi edinmek için bize yazın.

Hassas denge: Kur riskleri ve fiyatlandırma

Tüm dünyada olduğu gibi, “Batı” pazarlarında da görece yüksek seyreden enflasyon nedeniyle fiyatlar geçen senelere göre daha yüksek, tüketici fiyat konusunda daha hassas. Bu ortamda Türk şirketleri fiyat konusunda rekabetçi davranabiliyor. Fakat fiyatlandırmanızı yaparken kuyumcu terazisi hassaslığıyla ilerlemelisiniz. Türkiye’deki siteniz üzerinden satış yapıyorsanız TL ile fiyat belirleyecek, onun farklı para birimlerindeki karşılıklarını paylaşacaksınız; ancak yurtdışı gönderimleriniz için üstleneceğiniz maliyeti de hesaba katmanızı öneririz. Gönderimlerinizi Türkiye’den yapıyor ancak lokal pazardaki web sitenizle oranın kuruyla satış yapıyorsanız ya da söz konusu pazarda operasyonunuz var ve işlerinizi tamamen orada yürütüyorsanız, her gün değişen kurları dikkate alarak öngörülü bir fiyat politikasıyla ilerlemelisiniz. Sarf malzemesi alımlarının da kur risklerinden etkilendiğini hatırlayalım; burada erken tarihli toplu satın almalar yapmayı düşünebilirsiniz.

Fulfillment partnerinden beklentiniz: 7/24 ve kusursuz

Uzun teslimat sürelerinin tüketiciler için önemli bir sorun olduğundan bahsetmiştik. Bu ekosistemde, birkaç gün bile çok fark yarattığından, bilhassa alışveriş sezonunda yurtdışını hedefleyenler için fulfillment hizmetlerinin 7/24 sürdürülebiliyor olması ekstra önem kazanıyor. Uzun yol gidecek ürünlerin hasar görmeyecek şekilde paketlenmesi, gümrüğe uygun şekilde hazırlanması, örneğin içinde ne olduğunun dışına yazılması gibi kuralların bilinip uygulanması veya kargo sistemleriyle yerel ve global kargo şirketlerine entegre olarak teslimatın uygun maliyetli, güvenli ve takip edilebilir şekilde gönderilebilmesi gerekiyor.

OPLOG olarak B2B ve B2C omnichannel fulfillment hizmetlerimizi alanımızın en ileri teknolojileri ve 10 yılı aşkın tecrübemizle global olarak sunuyoruz. Sony, Tupperware, Rossmann, Kelebek gibi markaların yerel ve sınır ötesi fulfillment partneri olarak hizmet veriyoruz. 2022 alışveriş sezonunda Suud Collection’ın ürünlerini 54 ülkeye gönderim için biz hazırladık. Sizin de hedefleriniz dünyalar kadar büyükse, şimdi tanışalım.

Alışveriş Sezonunda Yurtdışını Hedefleyenler Nelere Dikkat Etmeli?

Sınır ötesi sipariş karşılamada yaşanan lojistik zorlukları, teknoloji ve entegrasyon yetersizliği, kapasite ve kaynak sorunlarına çözümlerimizi keşfedin.

Sınır Ötesi Sipariş Karşılamada Karşılaşılan Zorluklar

ABD, İngiltere ve Avrupa’nın diğer ülkelerindeki depolarımızla omnichannel fulfillment hizmeti sağladığımız müşterilerimiz, ilk tanışmamızda bize sınır ötesi ticarette pek çok şirket için geçerli olan belli başlı sorunlarla başa çıkmakta zorlandıklarını anlatırlar. Örneğin halihazırda bir fulfillment şirketiyle çalışanlar partnerlerinin teknik yetersizliğinden şikayet edebilir, çok uzun bir entegrasyon sürecinden geçildiğini anlatabilir. Hatalı stok takibi veya yoğun alışveriş dönemlerinde artan talebe karşılık verebilecek kapasiteye sahip olunmaması yine sık tekrarlanan sorunlardır.   

Diğer taraftan sipariş karşılama süreçlerini kendi yöneten şirketler, son teknolojilere erişimlerinin kısıtlı olmaması sebebiyle sınır ötesi süreçleri gerektiği gibi takip edemez veya operasyonel yetersizliği sebebiyle sezonsal fırsatları kaçırır. Uluslararası gönderi seçenekleriyle ürünlerini yurt dışına gönderenler ise, olması gerekenin üzerinde maliyetlerle, uzun teslimat tarihleri ve iade sorunlarıyla, ayrıca gümrük ve vergi sistemi içerisinde aksaklıklarla uğraşmak zorunda kalır.  

Her şirketin ve her pazarın dinamikleri ve ihtiyaçları farklıdır. Ancak şirketlerin sınır ötesi ticarette yaşadıkları (veya yaşayabilecekleri) başlıca zorluklar genellikle aşağıdaki başlıklar altında toplanır. Gelin, detaylandıralım:

Sınır ötesi ticarette fulfillment hizmet sağlayıcıları, şirketlerin yerelde veya mevcut pazarlarında kullandığı teknolojik altyapılarına tam olarak entegre olamayabilir veya entegrasyon süreci çok uzun ve karmaşık bir hal alabilir. Bu, dış pazarlarda envanter yönetimi, sipariş takibi ve diğer önemli süreçlerde sorunlara yol açabilir. Ayrıca farklı pazarlardaki ödeme sistemlerine ve kargo firmalarına entegrasyonda aksaklıklar müşteri memnuniyetinin istenilen seviyeye taşınamamasına neden olabilir.

Uzun ve belirsiz teslimat süreleri, farklı bölgelere gönderimde nakliye maliyetlerinin değişkenliği veya ürünlerin taşınması sırasında zarar görmesi ya da kaybolması gibi risklerle karşılaşılabilir. Ayrıca global bir fulfillment şirketi ile çalışılmıyorsa, uluslararası iadeler karmaşık ve maliyetli olabilir. İade süreçlerindeki belirsizlikler, müşterilerin satın alma kararlarını doğrudan etkileyebilir.

Gümrük ve vergi mevzuatı bilgisinin eksikliği

Tercih edilen fulfillment partneri veya sipariş karşılamayı kendi yapan şirketler, hedef pazarlardaki gümrük ve vergi mevzuatı hakkında gereken tüm bilgilere sahip olmayabilir. Bu, ürünlerin gümrükte takılmasına, teslimatın gecikmesine veya ek maliyetlere yol açabilir.

Hizmet sağlayıcısı ile şirket arasında etkin iletişimin eksikliği veya kendi dilinde iletişim kuramamak yanlış anlamalara, gecikmelere ve hatalı siparişlere yol açabilir. Ayrıca şirkete dedike bir iletişim görevlisi yoksa ve müşteri hizmetleri ticket açma sistemiyle ilerliyorsa, özellikle saat farklarının çok olduğu coğrafyalarda sorunların çözüme kavuşması çok uzayabilir.

Sınır ötesi e-ticarette operasyon yönetiminin kilit noktalarını, “Türkiye'den Dünyaya E-İhracat” e-kitabımızla keşfedin. 

Müşteriye ve pazar özel dinamiklere uyum sağlama

Fulfillment süreçleri, söz konusu pazarın dinamiklerine, oradaki tüketicilerin beklenti ve alışkanlıklarına, dahası şirket ve ürüne özel ihtiyaçlara uygun şekilde kurgulanmalıdır. Ürünlerin yerel pazara uygun olup olmadığının takibini yapabilmek için envanterinizde çok veya az talep gören ürünlere yönelik anlık veri akışı sağlayan nitelikli depo yönetim sistemleri önemli rol üstlenir. Sınır ötesi sipariş karşılamada bu alanlardaki zafiyetler karlılığın düşmesine ve müşteri memnuniyetinde sorunlara yol açabilir.

Sınır ötesi sipariş karşılama maliyetleri, döviz kurundaki dalgalanmalara veya önceden muğlak bırakılmış ek hizmet ücretlerine bağlı olarak beklenenden daha yüksek hale gelebilir. Farklı pazarlar için gereken özel paketleme, etiketleme ve ambalajlar, gümrük ve vergi ödemeleri, teknoloji entegrasyonu, ek personel alımı veya mevcut personelin eğitimi gibi maliyet kalemlerinin tümü titizce kontrol altında tutulmalıdır.  

Ayrıca sipariş karşılama süreçlerini kendi deposu ve kendi işgücü ile yürüten veya tercih ettiği fulfillment şirketiyle sabit sipariş kapasitesi üzerinden anlaşma yapan şirketler, talebin düşük olduğu zamanlarda, aslında ihtiyacı olandan daha fazla bir kapasitesinin maliyetini yüklenmiş olur. Bu da şirketin finansal büyümesine ket vurur. Burada “kullandığın kadar öde” modeliyle çalışan bir fulfillment partneri ile yol almak daha verimli sonuçlar verir.

Talebin üzerinde bir kapasitenin maliyetini yüklenmenin yanı sıra talebin arttığı dönemlerde yeterli kapasite ve kaynağa sahip olmamak da sınır ötesi ticarette işinizi büyütebilmenizin önüne geçer. Yoğun alışveriş ve lansman dönemlerinde, partneriniz ve siz sipariş karşılama süreçlerini gerektiği gibi esnetemiyorsanız, ihtiyacınız olan ekstra iş saati ve çalışan sayısı size sağlanamıyorsa, bu durum siparişlerin depodan geç çıkmasına, müşteriye geç teslim edilmesine, out of stock kalmaya veya hatalı sipariş çıkışına neden olabilir.

OPLOG olarak bu sorunların tümüne aşinayız ve müşterilerimizin özel ihtiyaçlarına göre kurguladığımız omnichannel fulfillment hizmetlerimize, bu sorunların çözümleri de dahil. Türkiye, ABD, İngiltere ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde yer alan global depo ağımızla, 10 seneyi aşkın süredir 150’den fazla müşterimizin yerel ve sınır ötesi operasyonlarında mükemmeliyeti sağlamasına destek oluyoruz. Mühendislerden oluşan dev teknoloji kadromuzun gücüyle alanımızın en yetkin teknolojik olanaklarını sunuyor, mevcut altyapılarınıza kolayca entegre oluyor, size tedarik zincirinin bütününde uçtan uca kontrol ve görünürlük sağlıyoruz. Derin tecrübemiz ve size özel atanmış müşteri temsilcilerimizle hedef pazarlarınızda dil ve kültür bariyerlerini aşmanıza yardımcı oluyoruz. 

Sonuç, sınır ötesi ticarette de, tıpkı kendi ülkesindeki gibi tedarik zinciri süreçlerini optimize edebilmiş, maliyetleri kontrol altında tutan ve ürün ile hizmet sunumunda standart bir kaliteyi sürdürebilen başarılı şirketler.

Kozmetik ürünlerinizin ihracatı için pazarlama stratejilerinden gerekli belgelere kadar dikkat etmeniz gereken önemli detayları içeren yazımıza göz atın.

Kozmetik İhracatı Yaparken Dikkat Etmeniz Gerekenler

Kozmetik sektörünün dünyada yarattığı etkiyi anlamak için TikTok’ta “günlük bakım rutini” veya “kozmetik önerileri” gibi anahtar kelimelerle birkaç arama yapmanız ve on binlerce defa kaydedilen videoları görmeniz yeterli olacaktır aslında. Ama biz konuya yurtdışına Türkiye’den e-ihracatla ürün göndermek isteyen kozmetik şirketlerinin perspektifinden, biraz daha derinlemesine yaklaşacağız. Bu blog’umuzda, pazar araştırmasından ürün özelliklerine, gerekli belgelerden pazarlama stratejilerine kozmetik ihracatı yaparken dikkat etmeniz gerekenlere değineceğiz.


Dünya ekonomisinin jeneratörleri arasında yer alan kozmetik sektörünün 2023 yılı sonunda 750 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Bu pastadan pay almak isteyen markaların çoğu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gözünü ihracata dikiyor. Türkiye’de her yıl ortalama %10 oranında büyüyen sektörün yılsonunda ihracat hacmini ise 1,6 milyar dolara yükseltmesi bekleniyor. Toplam 162 ülkeye ihracat yapan ve dış ticaret fazlası veren sektörlerimizden olan kozmetik için halihazırdaki ilk 3 hedef pazar ise, ABD, Rusya ve İran. Dünyanın en büyük kozmetik ithalatçısı ülkelere baktığımızda, Çin, ABD, Almanya, Birleşik Krallık ve Hong Kong şeklinde sıralanıyor. Onları yoğunlukla Avrupa ülkeleri takip ediyor. 

Türk kozmetik sektörünün gücü ve e-ticaretin sunduğu imkanlar bir araya geldiğinde, ortada yadsınamaz bir potansiyel olduğunu görmek zor değil. Ancak konu kozmetik olduğunda basit rakam ve oranların ötesinde, dikkatle takip etmeniz gereken pek çok prosedür, her pazara özgü regülasyonlar ve farklı tüketici beklentileri işin içine giriyor. Şimdi, kozmetik ürünleri ihracatınızda dikkat edilmesi gerekenlere tek tek bakalım.

İhracata başlamadan önce hedeflediğiniz pazarların dinamiklerini, tüketici trendleri ve beklentilerini detaylı şekilde araştırmalısınız. Ürünleriniz bu pazardaki beklentilere cevap veriyor mu? Üretim veya tedarik tarafında hedeflediğiniz pazara yönelik değişiklikler yapmanız gerekecek mi? Pazardaki büyük oyuncular kim ve rekabette öne çıkmak için hangi adımları atıyorlar? Bu sorular başlangıç için olmazsa olmaz.

Örneğin ABD’de tüketiciler son yıllarda özellikle organik, doğal ve çevre dostu ürünlere büyük bir ilgi gösteriyor. Ancak ABD bilindiği üzere hem coğrafi olarak çok büyük hem de farklı bölgelerinde farklı demografik yapıların söz konusu olduğu bir pazar. Siz de ürünlerinizi, tercih edeceğiniz satış kanalı, hedefleyeceğiniz eyalet ve lojistik olanaklarına uygun şekilde kendi markanız perspektifinden değerlendirmelisiniz. Yine İngiltere, lüks segmentten büyük mağazacılık markalarına kadar geniş bir yelpazeye sahip. Vegan ve hayvanlar üzerinde test edilmemiş ürünlere olan talep gün geçtikçe artıyor. Avrupa Birliği genelinde ise oldukça katı kozmetik standartlarını sağlamak zorundasınız. Doğal içeriklere, sürdürülebilirlik standartlarına ve yenilikçi ürünlere yüksek bir talep var. Hayvanlar üzerinde test edilmiş kozmetik ürünlerin satışı yasak. 

Bir kozmetik firması 4PL seçerken nelere dikkat etmeli? İlgili blogumuzu şimdi okuyun! 

Son yıllarda Türkiye’de doğal sabunlar, şampuanlar, saç bakım ürünleri ve saç boyaları, cilt bakım ürünleri, vücut bakım ürünleri ve diğer doğal kozmetiklerin üretimi artıyor. Bu alanda küçük ölçekli çok sayıda marka da pazardan pay alıyor. Dünya standartlarını yakalayan, çevre konusundaki endişeleri bertaraf eden, sertifikalı ürünler üreten ve satan her ölçekten markanın, gelişmiş pazarlara ihracatta da şansı bulunuyor. Siz de ürünlerinizin niteliğinin hangi pazarla uyuştuğunu detaylı şekilde incelemelisiniz.

Fiyatlandırma ve marka konumlandırması

Ürünlerinizin uygunluğu, satış kanallarınız ve lojistik süreçlerinin yanı sıra, fiyatlandırma yaparken de araştırmanızdan elde edeceğiniz içgörüleri dikkate alarak rekabetçi stratejiler belirlemeli, marka kimliğinizi ve pazarlama çalışmalarınızı hedef pazarınızın kültürüne, alışkanlıklarına ve tercihlerine uygun şekillendirmelisiniz. 

Kozmetik, sağlık ve kişisel bakım ürünlerinizi e-ihracatla yurtdışına taşırken çok sayıda belge hazırlamanız gerekiyor. Burada fatura, paketleme listesi, ihracat beyannamesi, menşe belgesi, nakliye ve sigorta belgeleri, uygunluk ve etiketleme belgeleri, REACH (Kimyasalların Kaydı, Değerlendirmesi, İzni ve Kısıtlanması) yönetmeliği veya CLP (Sınıflandırma, Etiketleme ve Ambalajlama) yönetmeliğine uygunluk belgeleri ile yine AB için PIF (Product Information File - PIF) gibi belgelerden söz edilebilir.  

Sertifikasyonlar ülke ve ürün bazında değişebiliyor; bazı kurum ve kuruluşlara üye olmak gibi gereklilikler ortaya çıkabiliyor. Özellikle organik, doğal veya vegan ürünler ihraç ediyorsanız bu konuda özel regülasyonlara tabi olunuyor. Örneğin Avrupa pazarlarında ürünleriniz FDA kuralları gibi herhangi bir standart yönetmeliğe uygun olsa bile ek yasal prosedürlerin de tamamıyla yerine getirilmesi gerekiyor. 

Özetle belge ve gerekliliklerin tam listesi, ürünün cinsi, hedef ülke ve diğer pek çok farklı faktöre göre değişebiliyor. Bu nedenle, ürünün içeriğini tahlil ettikten sonra sizi doğru şekilde yönlendirecek danışman firmalarla çalışmak en doğru tercih oluyor. 

Gümrük tarifeleri ve kurallar da tıpkı belgeler gibi ülkelere göre değişiyor. İhracat yapmadan önce bu tarife ve kuralların tam olarak anlaşılması, sürpriz maliyetlerden ve gecikmelerden kaçınmanıza sağlayacaktır. Ayrıca regülasyonlara uygun hareket etmek, hem marka itibarınızı korur hem de olası cezai yaptırımlara maruz kalmamanıza yardımcı olur.  

Burada hem ürünlerinizi Türkiye’den hedef pazara taşımaktan hem de oradaki depolama ve stok yönetimi ile hedef pazar içinde ürünlerinizi müşterilerinize ulaştırmaktan bahsetmek gerekir. Ürünlerinizi uluslararası taşımacılık yapan kargo şirketleriyle yurtdışına taşıyabilir, orada bir depo kiralayabilir, gerekli teknik ve altyapısal yatırımları tamamladıktan sonra, insan kaynağını da oluşturarak işe koyulabilirsiniz. Bununla birlikte kozmetik ihracatında söz ettiğimiz bunca detaylı prosedürle uğraşmak ve bir yandan markanızı büyütmek için, oldukça fazla zamana ve kaynağa ihtiyacınız olacak. Lojistik ise başlı başına uzmanlık gerektiren bir alan. Bu nedenle kozmetik ürünlerini e-ihracatla yurtdışı pazarlara ulaştırmak isteyenler için bir fulfillment şirketiyle anlaşmak zaman ve maliyetlerden tasarruf ettiren, riskleri ve aksaklıkları minimize eden bir tercih oluyor.  

OPLOG olarak aralarında Rossmann ve Atomy gibi global kozmetik markalarının da yer aldığı 150’yi aşkın markamıza omnichannel fulfillment alanında destek veriyoruz. B2B ve B2C alanlarında, her ölçek ve sektörden markanın e-ihracatta lojistik ve sipariş karşılama süreçlerini kusursuz şekilde yönetiyoruz. İngiltere, Almanya ve ABD’de bulunan global depolarımızda yazılım ve robotik teknolojilerinden faydalanarak insan kaynaklı hataları minimum seviyelere indiriyoruz. Müşterilerimize kendi yazılımımız olan OPLOG-One üzerinden tüm süreci monitör edebilme imkanı sunuyor, sunduğumuz teknolojik altyapıları diğer tüm pazaryeri, kargo ve e-ticaret yazılımları ile entegre çalışacak şekilde geliştiriyoruz. Böylece kozmetik ihracatı yapan şirketlerin, hedef pazarlardaki operasyonlarını mükemmelleştirmenin ötesinde, markalarına, pazarlamaya ve iş geliştirmeye vakit ve kaynak ayırabilmelerini sağlıyoruz. 

Kozmetik ürünlerinizin ihracatında tüm lojistik ve fulfillment süreçlerini sorunsuz şekilde yürütebilmek için, markanızı deneyimli ellere teslim edin.  

Bebek ürünlerinizi sınır ötesi yolculuğuna çıkarırken yurtdışı pazarlarda yer edinebilmeniz ve markalaşmanız için dikkat etmeniz gerekenleri derledik.

Bebek Ürünlerinizin Sınır Ötesi Ticareti

Bebek tekstili ve bebek giyim ürünlerini yurtdışına satmakla ilgili ilk blog’umuzda, hedef pazarların hangileri olabileceğini, e-ihracatta hangi kanalları tercih edebileceğinizi, ne tip ürünler satabileceğinizi ve lojistik süreçlerini detaylı şekilde anlatmıştık. 

Peki, bebek tekstil ürünleri ihracatında, müşteri beklentilerini karşılayabilmek, yurtdışı pazarlarda uzun soluklu şekilde yer edinebilmek ve markalaşmak için nelere dikkat etmelisiniz? 

Bebek ürünleri ihracatında dikkat edilmesi gerekenler 

Bebek ürünleri ihracatı yapacaklara yönelik bu ikinci blog’umuzda, ürünlerin tedarikinden müşteriye ulaşana kadarki süreç içerisinde titizlikle ele alınması gereken noktaları, sektöre özel bir bakış açısıyla aktaracağız.  

Ebeveynlerin ürün seçiminde seçici davranmaları ve sürekli değişen tüketici beklentileri, bebek tekstili ve giyim ürünleri ihracatında arz sürekliliğine ekstra önem verilmesini gerekli kılıyor. Bu da doğru tedarikçi seçimi anlamına geliyor. Ebeveynler, bebekleri için doğal liflerden üretilen, fonksiyonel, şık ve trendlere uygun ürünleri tercih ediyorlar. Özellikle son yıllarda organik sertifikalı ürünlere olan talebin de artmasıyla, bu alanda çalışan tedarikçilerle sürekliliği olan ilişkiler kurmak önem kazanıyor. Bununla birlikte, bebekler sürekli büyüdükleri için, her yıl ve hatta her sezon aynı ürünün farklı bedenlerini düzenli olarak tedarik edebilmeniz gerekiyor. Bu nedenle tedarikçi seçerken, markanızın vadettikleriyle örtüşen ürünleri düzenli olarak tedarik edebilecek, hem organik ürün hem de ihracat gerekliliklerine uygun sertifika ve belgeleri şeffaf şekilde sunabilecek, hızlı çalışabilen, güvenilir, yenilikleri takip edip üretimini uygun şekilde dönüştürebilen ve kolay iletişim kurulabilen paydaşları tercih etmeniz gerekiyor.  

Günümüzde yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte talep planlaması farklı bir boyut kazanmış durumda. Bugün özellikle e-ticarette, bir tüketici bebeği için ilk ürünü aldığı andan itibaren, bebeğin gelişim kademelerine göre, o kişinin ilerleyen süreçte hangi ürünleri ne zaman tercih edeceğine yönelik modellemeler yapmak mümkün. Kullanıcı veri tabanınızdan edineceğiniz bu verileri işleyerek edinebileceğiniz öngörülerle, orta ve uzun vadeli talep hacimlerini tahmin edebilir; tedarik ve stok yönetiminizi bu yönde kurgulayabilirsiniz. Ayrıca, müşterilerinizin davranışlarına göre, bebeğinin ihtiyaç duyabileceği ürünleri ona önceden önererek, markanıza yönelik talebi ve satışlarınızı artırabilirsiniz.  

E-ticaretin genelinde olduğu gibi, bebek ürünleri ihracatında da, lojistik uzmanlık gerektiren özel bir konu olarak öne çıkıyor. Deneyimli iş ortaklarının yardımıyla, düzgün şekilde işleyen lojistik süreçleri işlerinizin gelişmesine büyük katkı sağlayabileceği gibi, tersi bir senaryo diğer tüm yatırımlarınızın boşa gitmesine neden olabilir. Genel olarak lojistikte başarı için, ürünlerinizi tercih ettiğiniz pazarda tüketicilere yakın lokasyonlarda depolayabilmeli, farklı kargo firmalarıyla uygun ücretlendirmeler üzerinden çalışabilmeli, ürünlerinizi müşterilerinize en hızlı ve kesinlikle kusursuz şekilde ulaştırabilmelisiniz. Özellikle bebek ürünleri ihracatında, kısıtlı zamanında, bebeği için en iyisini seçerek bir an önce gelmesini bekleyen ebeveynleri memnun edebilmek için ekstra özen gerektiğini hatırlatmış olalım.  

OPLOG olarak B2B ve B2C alanında omnichannel fulfillment hizmetlerimizle, bebek ürünleri ihracatında bir adım öne geçmek isteyen markaların yanında oluyor, lojistik süreçlerinin kusursuz şekilde işlemesini sağlıyoruz. Hedef pazarlarınızda birden çok firmayla yaptığımız kargo anlaşmalarıyla, en önemli maliyet kalemlerinden biri olan teslimat aşamasında avantaj elde etmenize destek oluyoruz. Daha fazla bilgi almak için şimdi bize ulaşın. 

Bebekleri için alışveriş yapan ebeveynler, çoğu ilk defa alınan ürünler için pek çok markayı araştırdıktan sonra karar verir. Ürünlerinizin özelliklerine bir defa ikna olmuşsa, bebeklerin sürekli değişen ihtiyaçları için her defasında yeni araştırma yapmak yerine gönül rahatlığıyla aynı markayı tercih etmek ister. Bu davranış eğilimi, zihnen de yorulan ebeveynler için önemli bir rahatlık sunar ve sizin de sadık müşteriler edinmenize fırsat sağlar. Bebek ürünleri ihracatı yapan bir marka olarak bu fırsatı değerlendirebilmenin yolu, size bir kez güvenen müşterilerinizin sürekli memnuniyetini sağlamaktır. Bunun bir ayağı kaliteli ürünlerse, bir diğeri de kusursuz bir deneyim sunabilmektir. Bebeğinin ayını, kilosunu ve boyunu yazarak size hangi beden alması gerektiğini soran anne babalara – ve genel olarak ürünün özellikleriyle ilgili bitmek bilmeyen sorulara hazırlıklı olun. Kargo sürelerine özen gösterin ve ürünün hijyenik ve sorunsuz şekilde teslimatını sağlayacak özel paketlemeler tercih edin. İade süreçlerinde işlerini kolaylaştırın. Paketlerinizin içine onları anladığınızı hissettiren küçük bir not veya bebeği için bir hediye koymak da müşterinizin memnuniyetini artıran unsurlar olabilir.  

Bebek giyim ihracatında ebeveynlerin memnuniyetini sağlamak için yapacağınız en iyi yatırımlardan biri de, güven veren bilgilendirici içerikleri onlara kolayca ulaşabilecekleri şekilde sunmaktır. İster pazaryerlerinde ister kendi web sitenizde olsun, ürünlerinizin özellikleri hakkında her zaman şeffaf olun. Ürünlerin hangi yaş grubu için olduğunu, kullanılan malzeme tiplerini, yıkama talimatlarını, hangi mevsime uygun olduğunu, varsa özel tasarım detaylarını yazmanız önemlidir. Hedeflediğiniz pazarın kendi dilini kullanmanın yanı sıra, o pazara özgü beklentilere veya sıkça sorulan sorulara yönelik detaylar vermeye de özen gösterin.  Bunun dışında, bebek bakımı ve giyimine yönelik markanızla bağdaşan kapsamda bilgilendirici blog içeriklerine kendi web sitenizde yer verebilir; ürün sayfalarında bu adreslere yönlendirme yapabilir, bu konudaki içerikleri sosyal medyadan da paylaşabilirsiniz.  

Anne babalar genellikle bebekleri için toplu satın almalar yaparlar. Mevsim değişimlerinde, o sezona ve bebeğin yeni yaşına uygun sıfırdan bir gardırop dizilmesi gerekir. Yüksek maliyetli bu alışverişler için ise, indirim dönemleri dikkatle takip edilir. Bu nedenle, hedef pazarınızdaki özel günler ve alışveriş dönemleri ile örneğin kullanıcıların doğum günleri gibi zamanlarda sunacağınız indirim ve fırsatlar, yıllık toplam cironuza önemli bir katkı sağlayacaktır. Bu noktada doğru kampanya mekanizmaları oluşturmak, pazaryerlerindeki indirim kampanyalarına dahil olmak, indirim dönemi öncesinde müşterilere yönelik iletişim çalışmaları yürütmek sizi bebek ürünleri ihracatındaki yoğun rekabette daha görünür hale getirebilir.  

OPLOG olarak, e-ihracatla yurtdışı pazarlara açılmak isteyen e-ticaret şirketlerinin ölçeğine, sektörüne ve hedeflerine göre değişebilen özel ihtiyaçlarını anlıyor ve hizmetlerimizi bu doğrultuda kurguluyoruz. ABD, İngiltere ve Almanya’da yer alan teknoloji destekli global depo ağımızla, ürünlerinizi dünyanın dört bir yanındaki ebeveynlere sorunsuz şekilde ulaştırıyor, satış yaptığınız tüm kanallardaki fulfillment süreçlerini tek platform üzerinden takip edebilmenizi sağlıyoruz.  

E-ihracatta rekabetin kodlarını kırmanıza destek olacak yetkin bir fulfillment partneri arıyorsanız, şimdi OPLOG ile tanışın.

Bebek Ürünlerinizin Sınır Ötesi Ticaretinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bebek ürünleri ihracatınızda uluslararası başarı yakalamak için sektörü detaylı inceleyen blog yazımıza göz atın.

Bebek Ürünlerinin İhracatını Yapmak

Her yıl 140 milyon bebeğin doğduğu dünyamızda, bebek tekstilinden mamaya, bezden bakıma pek çok kalemi kapsayan bebek ürünleri, en hızlı büyüyen sektörlerden birini oluşturuyor. Bebeklerin büyüme sürecindeki ihtiyaçlarının sürekli değişmesi, dünya genelinde ortalama alım gücünün artması ve ailelerin daha bilinçli tercihler yapması gibi sebeplerle, bebek ürünlerine yönelik talep, ekonomik krizler gibi dönemlerde dahi kesintisiz olarak artıyor. Bu da Türkiye gibi ülkelerdeki üretici ve tedarikçiler için, özellikle e-ticaret yoluyla keşfedebilecekleri sayısız potansiyelin kapısını aralıyor. Siz de bu pazardan pay almak istiyorsanız, buyurun blog’umuza.

Türkiye’nin bebek ürünleri ihracatında rolü: Nereleri hedeflemeli?

Tüm dünyada, bebek ürünleri içerisinde en yüksek paya sahip olan alt sektör bebek tekstili ve bebek hazır giyim ürünleri. Halihazırda dünyanın 8’inci büyük bebek giyim tedarikçisi olan Türkiye, kaliteli ve uygun fiyatlı ürünleri ile hızlı teslimat sağlayan yerli üreticileri sayesinde, Çin, Bangladeş ve Hindistan gibi dev rakiplerin zirveye yerleştiği global pazardaki payını günden güne genişletip, rekabet gücünü sürekli artırıyor. Türkiye’nin bebek giyim ihracatının büyüklüğü, 2018 yılında 249 milyon dolarken, 2022 yılında bu rakamın 389 milyon dolara yükseldiği görülüyor.

Bebek ürünleri ihracatında hedef pazarlar

Bebek giyim sektöründe Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı 3 ülke sırasıyla %12,8 ile İspanya, %7,9 ile Almanya ve %7,7 ile İngiltere. Bunları Irak, Libya, Kazakistan, İtalya, İsrail, Hollanda ve Belçika takip ediyor. Özellikle Almanya’ya yönelik ihracatımız yıldan yıla %30 gibi önemli seviyelerde büyüme gösteriyor.

Bebek giyim sektöründe dünyada en fazla ithalat gerçekleştiren ülkelerin ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve İspanya olduğu düşünüldüğünde, Türk işletmelerin halihazırda en büyük 5 pazarın 3’ü ile aktif ticaret yaptığı görünüyor.

Bu pazarlar, alım gücünün yüksek olması, katma değerli ve markalı ürünlere talebin giderek daha da artması ve e-ticaret ekosisteminin oldukça gelişmiş olması sebebiyle, e-ihracatı hedefleyen Türk işletmeler için fırsat alanı sunuyor. Ayrıca ABD hariç, en büyük 4 pazara yönelik yapılacak ihracatta Türk menşeli bebek giyim ürünleri için çeşitli gümrük avantajları da bulunuyor. Örneğin, Almanya, Fransa ve İspanya’ya A.TR Dolaşım belgesi ile yapılacak ihracatta, ürünlere gümrük muafiyeti tanınıyor. Yine İngiltere’ye yönelik Serbest Ticaret Anlaşması kapsamındaki ihracatta Menşe Beyan Belgesi ile %0 gümrük tarifesi üzerinden işlem yapılıyor.

Brexit sonrası İngiltere’ye e-ticarette neler değişti? Hangi belgeler isteniyor? Serbest Ticaret Anlaşması neler getiriyor? Şimdi inceleyin.

Bununla birlikte ABD, %24,1 pay ile açık ara dünyanın en önemli bebek giyim ithalatçı ülkesi olmasına rağmen, Türkiye buradaki bebek giyim tedarikçileri arasında %0,3’lük payla 18’inci sırada yer alıyor. Fakat 2018-2022 arasındaki beş yıllık süreçte ABD’ye yönelik bebek giyim ihracatının %221,1 gibi ciddi bir oranda artması, bu pazardaki potansiyellerin Türk şirketleri tarafından hızla keşfedildiğini ortaya koyuyor.

Bebek ürünleri ve bebek hazır giyim ihracatında e-ticaret

Bebek ürünleri ve bebek hazır giyim ihracatında büyümeyi tetikleyen en önemli unsurlardan biri de e-ticaret. Hem KOBİ düzeyindeki üreticiler ve tedarikçiler hem de girişimciler süreçlerini dijitalleştirerek, sınır ötesi e-ticaret, yani e-ihracat yapabilir. Bu şekilde coğrafi sınırları ortadan kaldırarak, bebek ürünlerini hedef pazarlarda satmaya başlayabilir.

Üstelik Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı, daha önce bahsettiğimiz gümrük avantajlarına ek olarak, e-ihracata yönelik çeşitli teşvikler de sağlıyor. Söz konusu teşvikleri, bakanlığın web sitesinden detaylı şekilde inceleyerek, yola bu şekilde çıkmak çok önemli.

Bebek ürünleri ve bebek hazır giyim ihracatında e-ticareti tercih edecekler için, “Türkiye'den Dünyaya E-İhracat” isimli e-kitabımız bir başlangıç kılavuzu olacak. Şimdi keşfedin!

E-ticarette hangi kanalları tercih etmeli?

Peki, bebek hazır giyim ürünlerinde e-ihracat yapmak için hangi kanalları kullanmak gerekiyor? Bu noktada şirketler için seçeneklerden biri, kendi e-ticaret sitesini kurmak. Bu noktada, site tasarımınızı hedef pazarın müşteri deneyimi trendlerine göre oluşturmalı; markalaşma ve pazarlama yatırımlarına odaklanmalısınız. Sosyal medya ve reklamlar ile influencer iletişimi gibi dijital pazarlama araçlarını kullanarak da kendi adresinize trafik çekmek mümkün.

Diğer seçenek ise, tüm dünyada aktif olan online pazaryerlerinde bir mağaza açmak olabilir. Örnek vermek gerekirse, Amazon, AliExpress, Etsy gibi lokal pazarlarda da aktif olan global pazaryerleri veya özellikle Avrupa’da Zalando, The Range, Onbuy, Faire, Allegro, cDiscount ve Otto gibi lokal pazaryerleri hedeflenebilir. Bu adreslerin tümünde anne-bebek kategorisi en çok ürünün yer aldığı, başlıca alanlardan. Ancak her pazaryerinin kendine ait kuralları, komisyon ücretleri ve benzeri yükümlülükleri olduğunu unutmadan, detaylıca araştırarak yola çıkmak önemli. Daha fazla bilgi için Avrupa’da Satış Yapabileceğiniz Pazaryerleri Rehberi isimli blog’umuza göz atabilirsiniz.

Bebek hazır giyiminde tüketici beklentileri: Bebek ürünleri, ama hangileri?

Dünya genelinde bebek giyim ticaretinin temelini, doğal lifler olmaları sebebiyle, pamuklu giyim eşyaları oluşturuyor. Sentetik liflerden üretilen giysiler, global sıralamalarda geleneksel olarak hep daha alt sıralarda yer alıyor. Fonksiyonellik, trendlere uygun tasarımlar ve şık görünüm de tüketicilerin bebek ürünleri tercihlerinde belirleyici oluyor.

Bununla birlikte, modern dünyadaki koşulların değişimine bağlı olarak, bebek ürünlerine yönelik talepte, genellikle güvenlik, çevre ve sağlık endişeleri sebebiyle tetiklenen bir dönüşüm söz konusu. Daha hızlı gidebilen araçlarımızda uzak mesafeler kat ederken, bebeklerimiz daha güvenli ve sağlam oto koltuklarında otursun istiyoruz. Bebekler, çevre kirliliği sebebiyle her gün kaçınılmaz olarak sayısız kimyasala maruz kaldıkları için, en azından oyuncaklarında doğal boyalar kullanılmış, yiyecekleri iyi tarım uygulamalarıyla üretilmiş olsun diye düşünüyoruz. Aynı dinamiğin sonucu olarak, bebek giyiminde de organik pamuktan üretilen parçalar giderek daha fazla öne çıkıyor.

Katma değerli ürünler için birkaç öneri

Dünyanın önemli pamuk üreticilerinden biri olan Türkiye, organik pamuktan üretilmiş bebek giyim eşyalarının ihracatında da doğal bir rekabet avantajına sahip. Üretimini bu alanda dönüştüren Türk işletmeler özellikle gelişmiş pazarlarda öne çıkabilir.

Öte yandan, kaliteli, organik parçalar üretmek, bebek ürünleri ihracatının yalnızca bir boyutu. Bugün örneğin, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve İspanya’nın ithal ettiği bebek ürünlerinin birim fiyatları, Türkiye’nin sattığı ürünlere göre ortama 3 katı daha yüksek seviyede. Şirketlerin katma değeri yüksek

ürünleriyle bebek ürünleri ihracatında başarıyı yakalayabilmesi için, organik pamuktan üretimin yanı sıra, markalaşma ve tasarıma da yatırım yapması gerekiyor. Son dönemde özellikle yapay zeka destekli tasarım araçlarından faydalanmak mümkün. Ayrıca ister kendi sitesi olsun ister seçeceği pazaryeri, e-ticarette markasının hikayesini ve ürünlerinin açıklamalarını hedef kitlesine kendi dilinde anlatabilmek için yine dijital araçlardan yardım almak mümkün.

Bebek ürünleri ihracatında lojistik süreçleri

İhracatın genelinde olduğu gibi, bebek ürünleri ticaretinde de sürecin en karmaşık aşamalarından biri lojistik. Ürünlerinizi hedef ülkeye nasıl ileteceksiniz? Orada nerede depolayacaksınız? Sipariş karşılama süreçlerinizi kim yönetecek? Avantajlı fiyatlar üzerinden kargo anlaşmalarını nasıl sağlayacaksınız? Siparişiniz müşterilerinize zamanında ve sorunsuz şekilde ulaşacak mı? İadeler söz konusu olduğunda, bu süreci nasıl yöneteceksiniz?

Tüm bu soruların yanıtlarını ararken, üretiminizi dönüştürmek, tasarım ve markalaşmaya zaman ve kaynak ayırmak zor görünebilir. Öngörülemeyen maliyetler işin içine girebilir. Daha kötüsü, lojistik süreçlerindeki aksaklıklar sebebiyle müşteri memnuniyetini sağlama konusunda riskler ortaya çıkabilir. İşte OPLOG bunun için var. ABD, Avrupa ve İngiltere’deki global depo ağımız ve hem B2B hem de B2C alanındaki tüm kanalları kapsayan omnichannel fulfillment hizmetlerimizle, lojistik süreçlerinizi uçtan uca bütüncül ve kusursuz bir şekilde yönetiyoruz.

Bebek ürünleri ihracatında, markanızın ihtiyaçlarını anlayarak omuzlarınızdan lojistik süreçlerinin tüm yükünü alacak bir fulfillment partneriyle çalışmak için şimdi OPLOG ile tanışın!

Ürün tutarı ve ağırlığı belli limitlerde olan yurtdışı satışlarına mikro ihracat denir. Nasıl ve hangi belgelerle yapıldığını yazımızı okuyarak öğrenin.

Mikro İhracat Nedir? Nasıl Yapılır? | OPLOG

Amerika’yı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Eğer yolda karşılaşabileceğiniz zorluklar sizi ürkütüyorsa, bilin ki artık koskoca bir gemiye veya bir tır filosuna ihtiyacınız yok. Mikro ihracat ufak kolilerle bile keşfe çıkabilmenizi, dünyanın her yerinden müşterilere ulaşabilmenizi sağlıyor. Bu yazımızda mikro ihracat yaparak firmanızı global marketlerde nasıl temsil edebileceğinizi tüm detaylarıyla kaleme aldık. 

Yeni Başlayanlar İçin Mikro İhracat 

Peki, nedir bu mikro ihracat? Bahsedildiği kadar kolay mı? 

Mikro ihracat küçük ve orta ölçekli şirketlerin, özellikle de e-ticaretle uğraşanların ürünlerini global pazarlarda satabilmelerini kolaylaştıran bir ticaret modeli. İhracatın “mikro” ismini alması için, tek seferlik satış tutarının 15 bin Euro’dan az olması ve gönderilen ürünlerin 300 kilogramlık ağırlık limitini aşmaması gerekiyor. Bu limitler dahilinde kalındığı sürece, ürünlerin boyutları veya ağırlıkları fark etmeksizin kolayca gönderim yapılabiliyor. Elektronik Ticaret Gümrük Beyannamesi (ETGB) sistemi, mikro ihracat yapan şirketler için sonu gelmeyen gümrük süreçlerinin önemli ölçüde kısalmasına yardımcı oluyor. Üstelik Ticaret Bakanlığı’nın yürürlüğe aldığı yeni düzenlemeler ile mikro ihracat programı, giderek daha da kullanışlı hale geliyor.  

Bu sistemin “mikro” olarak adlandırılmasının en önemli sebeplerinden biri de gümrük işlemlerinde sunulan “mikro bürokrasi”. Klasik ihracat süreçlerinde, olası sorunların ortadan kaldırılması için gümrük müşavirlik şirketleri ile çalışılır. Gümrük beyannamesinin düzenlenmesi, vekaletname imzalanması veya beyannamenin Türkiye İhracatçılar Meclisine onaylatılması gibi prosedürler vakit alır ve ek maliyet yaratır. 

Mikro ihracatta ise yalnızca ihracat bilgi formu, Maliye onaylı Türkçe fatura ve faturanın İngilizce nüshası ile ürünlerinizi kargo şirketine teslim etmeniz yeterlidir. Tek dikkat etmeniz gereken şey, EGTB belgesini sizin veya gümrük müşavirinin dolduramayacak olması. Bu belge yalnızca hızlı kargolama yapan şirketler üzerinden elde edilebilir. 

Peki, bu durumda KDV iadenizi nasıl alacaksınız? 

KDV iadenizi almak için tercih ettiğiniz kargo firması tarafından sizinle paylaşılan EGTB sorgu numarasını kaybetmemeniz gerekiyor. Bu numara veya EGTB belgenizin çıktısı ile beraber vergi dairesine KDV iadesi ibrazında bulunabilirsiniz. 

Mikro İhracatın Avantajları Nelerdir? 

Mikro ihracatta, satış yaptığınız kanal fark etmeksizin, gümrük süreçlerindeki dosya masrafları ve uluslararası kargolama maliyetleri nedeniyle fiyatlarınızı arttırmanız gerekmez. Ayrıca tüm gümrük ve evrak süreçlerinin elektronik ortamda gerçekleşmesi hem satış güvenliğini hem de kargolama hızını artırır. Mikro ihracatın avantajlarını sıralamak gerekirse: 

Gümrük müşavirliğine ardiye ücreti ödemenize ve vekaletname vermenize gerek kalmaz. 

Gümrük vergisinden muaf olabilirsiniz. 

Daha az evrak sayesinde daha fazla zaman kazanırsınız. 

-Türkiye İhracatçılar Meclisi onayına gerek duyulmaz.


Mikro İhracat için Hangi Belgeler Gereklidir? 

Bu başlığı okurken, “Hani daha az evrak gerekliydi” diye düşünebilirsiniz. Merak etmeyin, liste kısa. İşte mikro ihracat için ihtiyacınız olan evraklar: 

E-arşiv fatura veya Maliye onaylı fatura 

Mikro İhracat Faturası Hazırlanırken Nelere Dikkat Edilmesi Gerekir? 

Uluslararası ticarette detaylar her şeydir. Bu nedenle mikro ihracat faturası hazırlarken çok dikkatli olmalısınız. Bilmeniz gereken ilk nokta, faturayı e-fatura üzerinden oluşturmamak. Bunun aksine mikro ihracat faturası için maliye onaylı fatura veya e-arşiv faturası düzenlemeniz gerekir. İki fatura biçiminde de aşağıda belirttiğimiz bilgiler mutlaka yer almalı: 

Alıcı firmanın vergi dairesi, vergi numarası ve adresi 

Gönderici firmanın tam unvanı, vergi dairesi, vergi numarası, adresi 

Ürünün menşei (Farklı ülke olması durumunda ayrıca belirtilmeli) 

Resmi faturanızdaki değerleri ve içerik bilgisini proforma faturalarda da aynı şekilde yansıtmalısınız. 

Adresinizi girerken ülke ismini belirtmeyi ihmal etmemelisiniz. 

KDV ücretlerini faturanın içerisinde diğer ücretlerden ayrı tutmalısınız. 

Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP) ve menşe bilgilerinin Türkçe tanımlarına da yer vermelisiniz. 

Sigorta ve navlun sizin tarafınızdan ödendiği takdirde faturada bunu belirtmelisiniz. 


Mikro ihracat, 300 kilogram ağırlığı ve 15 bin Euro değerini geçmeyen ürünlerin yurt dışına satışı için geçerlidir. Buna ek olarak aşağıdaki ürünlerin ihracatı Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı’nca yasaktır.

Kültür ve tabiat varlıkları (Eski eserler) 

Doğadan toplanan doğal çiçek soğanları 

Salep (toz, tablet ve her türlü formda) 

Artık mikro ihracat yaparken neler satamayacağınızı biliyorsunuz. Peki ya satabilecekleriniz?  

Satabileceğiniz ürünler Türkiye içerisinde e-ticaret yaparken satışını gerçekleştirdiğiniz ürünlerden pek de farklı değildir. Bunları şu şekilde de sıralayabiliriz: 

ETGB hızlı kargo taşımacılıklarında giden ve gelen veya havayolu ve karayolu postalarında kullanılan eşyalarınızın, gümrük ve gümrük beyanı işlemlerinde kullanılan elektronik bir uygulamadır. ETGB belgesinin nasıl hazırlandığı hakkında daha fazla bilgi almak ve ETGB belgesine göz atmak için ETGB Nedir?

E-İhracatın ne olduğunu ve E-İhracata başlamak için gerekli olan tüm bilgileri anlattığımız blog yazımızı okumak için tıklayın.

E-İhracata Başlamaya Hazır mısın?

E-İhracata Başlamaya Hazır mısın? | OPLOG

E-ticaret için yeni yükselen trendlerden biri de e-ihracat oldu. E-ihracat için en çok merak edilenler ise kısaca ne olduğu, nelerin gerektiği, nelerin satılabileceği ve kimler e-ihracat yapabilir olarak dikkat çekiyor. Özellikle son yıllarda e-ticaret alanında atılan her alanda e-ihracatın kapladığı alan asla göz ardı edilemez. Gelin, bu konuyu sizin için en basit haliyle inceleyelim.

Teknoloji ile birlikte ülkeler arası sınırlar değişmeye başlamıştır. Farklı ülkelerde yaşayan insanlar birbirleri ile daha rahat iletişim kurabilmekte ve ülkeler birbirlerini daha yakından takip edebilmektedir. Bu sayede ülkeler arası sınırlar ortadan kalkmış ve ortak kültür oluşmaya başlamış bu sayede de ortak tüketim alışkanlıkları oluşmuştur. Bu durum da e-ihracat türünün popüler olmasını sağlamıştır. E-ihracat, işletme tarafından sağlanan ürün ya da hizmet satışını yurtdışına teknoloji aracılığı ile taşıyan ihracat türüdür. Bazı kanallarda ise “sınır ötesi e-ticaret” olarak adlandırılmaktadır. Özellikle Ortadoğu'da E-ihracat çok yaygın olup, ticaret adamları için bir kesişme noktası olmuştur. 

E-ihracat için gerekli belgelerin ilk sırasında kargo gönderileri için dolaylı temsil yetki belgesi, ihracat bilgi formu, maliye onaylı fatura (istenilen dilde) gibi evraklar gerekir. Gönderilerin KDV vergilerinin indirim yapılmayan bölümü iade olarak alınabilir. Son aşamada ise ihtiyaç duyulan belge ise e-ihracat kargosu için gerekli olan ETGB (Elektronik Ticaret Gümrük Beyanı)dir. Bunların yanında e-ihracat için en önemli faktörlerden biri de size zaman kazandıran ve maliyet düşürmenize yardımcı olan OPLOG gibi operasyonel lojistik hizmeti sağlayan bir şirkettir.

OPLOG size e-ihracata başlarken veya halihazırda e-ihracat gerçekleştirirken  en uygun depolama, paketleme ve ulaştırma opsiyonlarını ve sizin için gerçekleştirir. Daha fazla bilgi almak için fulfillment uzmanlarımızdan bilgi alabilirsiniz. 

E-ihracat için hangi ürünler ihraç edilebilir ?

Eğer e-ticarete ihracat yaparak atılmak istiyorsanız aşağıda sıralanan çoğunlukla bu piyasada talep edilen ürünlere göz atabilirsiniz.

✔ Tarım Ürünleri
✔ Mobilya, Dekorasyon ve Tekstil Ürünleri. 
✔Giyecek Ürünleri. 
✔Temizlik ve Hijyen Ürünleri. 
✔Kitap, Oyuncak. 
✔Otomotiv ve Yedek Parça Ürünleri. 
✔Hırdavat ve Yapı Market. 
✔Av, Kamp ve Hobi Ürünleri. 
✔Spor Malzemeleri.

Açıkça belirtmek gerekirse araştırma yapan ve tüm gelişmeleri takip eden herkes e-ihracata adım atabilir. Bunun için bir üniversite bölümü olsa da kendini eğitimlere katılarak geliştiren ve güncel haber ve yasaları takip eden herkes mikro ihracat kurallarına da dikkat ederek gümrük müşavirinden destek almadan e-ihracat yapabilir. Girişimci olarak hali hazırda sınırlarınız içerisinde satışını yaptığınız ürünün yurtdışında da aynı ilgiyi göreceğini düşünüyorsanız e-ihracat yapabilirsiniz. Bu iş için de ilk gerekli olan platform  web sitesidir. Müşterileriniz ürünlerinizi bu site kanalı ile almakla kalmayıp ürünleriniz ile alakalı fikir sahibi de olacaklardır. Site kurmanız halinde ürünleriniz hali hazırda ki müşterilerinizi bilgilendirebilir aynı zamanda yeni müşterileriniz için de güven oluşturabilir. 

OPLOG olarak e-ihracat yaparken markalarını büyütüp yurtdışına açılmak isteyen e-ticaret şirketlerine destek sağlıyoruz. Stoklamadan sipariş karşılamaya paketlemeden kargolamaya kadar tüm operasyonel süreçlerinizi OPLOG ile yöneterek, markanızı yurtdışına büyütün. Daha fazla bilgi için fulfillment uzmanlarımızla iletişime geçin. 

Son 10 yılda Ortadoğu'da satış hacmi %1500 arttı. Detayları öğrenmek için göz atın ve fırsatları keşfedin!

E-ihracata Ortadoğu’dan Başlamak İsteyenlere İpuçları

E-Ticaret hızla yükselişe geçiyor. 2017’de online küresel perakende satışları 2 trilyon doları geçti. Bu artış asla durmayacak gibi gözüküyor ve 2021’e kadar bu sayının iki katı olması bekleniyor. Diğer bölgelerle kıyaslandığında, e-ticarette en hızlı büyüyen bölge Ortadoğu.

Geçtiğimiz 10 yıllık süreçte, Ortadoğu’da satış hacmi %1500 arttı. Başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere, Ortadoğu’daki olağanüstü artış, bölgede daha ileri düzey gelişmelerin de yaşanabileceğini doğrular nitelikte. Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşayanların %60’ından fazlası ve Suudi Arabistan’da yaşayanların yaklaşık %50’si yabancı web sitelerden online alışveriş yapıyor ve ortalama satın alım 300 doları aşıyor.

Dünyanın en genç nüfusuna sahip bölge; Ortadoğu

Birleşik Arap Emirlikleri’nde nüfusun %64’ü 31 yaşından genç iken Suudi Arabistan’da ise nüfusun %75’i 35 yaşından genç. Diğer bir deyişle, bu iki bölgesel lider online alışveriş yapmaya daha eğilimli olan genç nüfustan oluşuyor. Aslında, Birleşik Arap Emirlikleri’nde online alışveriş yapanların çoğu 31 yaşının altında. Ortadoğu’daki genç kuşak yeni ürünler bulmak ve sevdikleri şeyleri paylaşmak için de sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor. Ürün pazarlayan ya da otel ve uçak rezervasyonu gibi online servisler sağlayan şirketler Ortadoğu’ya yönelip kârlı sonuçlar elde ediyorlar. Bu sonuçların sebebi ise, gençlerin halihazırda internet kullanıcısı olması. Müşteriler internetten nasıl alışveriş yapılacağını zaten biliyor ve bu da bizi diğer noktaya götürüyor.

Ortadoğu’da aktif olarak akıllı telefon kullananlar çoğunlukta

Suudi Arabistan’da insanların %65’i aktif olarak akıllı telefon kullanıyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise bu yüzde %80’e ulaşıyor. 2017’de yapılan online alışverişlerin yarısından fazlasının akıllı telefon aracılığıyla yapılmış olması ise e-ticaretle uğraşanların dikkate alması gereken bir nokta. Daha pahalı ürünlerin alımı genelde bilgisayardan yapılıyor olsa da, akıllı telefonlar en popüler seçenek.

Eğer e-ticaret perakendecileri mobil platformdan satış yapmaya hazır değilse, Ortadoğu’ya açılmaya da hazır değil demektir. Sadece mobil platform yeterli olmayacağı için reklam kullanımına da yer verilmesi gerekir. Özellikle E-Ticaret için en etkili platform olan Instagram’da ve uygulamaların içinde reklamlar kullanılmalıdır. Ödeme platformu olan PAYFORT’un yaptığı bir çalışmaya göre, katılımcıların %42’si online alışveriş yaparken Instagram’in etkisi altında kalıyor. Snapchat de perakendecilerin Instagram kadar önem göstermesi gereken bir sosyal medya platformu.

Online perakendecilikte en yoğun sezon; Ramazan

Perakendecilerin cebini dolduracak aylardan biri olan Ramazan e-ticarete Ortadoğu’dan başlamak isteyenler için büyük önem teşkil ediyor. Bu dönemde, internet satışları Suudi Arabistan’da %15, Birleşik Arap Emirlikleri’nde ise %24’e kadar artış gösteriyor. Yılın bu zamanında, Birleşik Arap Emirlikleri’nde, tüketiciler genel olarak Amerikan perakendecilerinden özellikle giyim, elektronik ve takı alışverişi yapıyorlar. Ramazan insanların birbirine hediye vermeleri için güzel bir zaman ama bölgedeki tek yoğun sezon değil. Amerika’daki “Black Friday” Ortadoğu’da da oldukça popüler ama Ortadoğu bu sezona “White Friday” demeyi tercih ediyor.

Müşterilerin internet üzerinden ödeme yapmayı tercih ettiği Amerika’ya kıyasla, Ortadoğu’daki müşteriler kapıda ödeme seçeneğini daha çok kullanıyor. Ama, son zamanlarda bu trend değişti. Kapıda ödeme Suudi Arabistan’da %38 oranında düşerken, kredi kartı ile ödeme %64 oranında yükseldi. İster kredi kartı ister Paypal gibi online bir ödeme sistemi olsun, Ortadoğu’daki tedarikçiler tüm muhtemel ödeme seçenekleriyle satış yapmaya hazır olmalı.